“Hızır
Tezkiresi”,zamanımızdan
yaklaşık 200 yıl kadar önce yazılmış,
başta uzayın keşfi olmak üzere, çok değerli bilgiler içeren kriptolojik
bir kehanet kaynağıdır.
“Halidi
Kameriyyesi”
olarak da bilinen bu yazıt,
ilerde ayrıntılı olarak ele alacağımız “Zig-Zag
Öğretisi”nin
kurucusu “Mevlana Halid-i Bağdadi”
tarafından kaleme alınmıştır. Tamamı yedi
bölüm olan bu yazıtın birinci bölümü Hazreti
Muhammed’e ve Hazreti
Hızır’a yöneliktir. “Nun” (Kalem) başlığı
ile başlayan ikinci bölümünde ise, Ay’ın
keşfi ile ilgili çok ilginç bilgiler yer almaktadır.
Hızır
Tezkiresi’nin
ikinci bölümünde şunlar yazılıdır:
“Arz’dan
Süreyya Arzı’na kadar kamerler silsilesi vardır. Ademoğlu, Kıyamet’e
kadar bunları keşfedecektir. Arz’ın Kamer’i adını “Nun Suresi”nden
ve bunun “Kaf” harfinden almıştır. “Kaf-Nun” icazıyla, Arz’ın
Kamer’ine ilk “Nasrani”den nisra nail olacaktır. Kamer’in sufli mahluğu
Dünya’ya inecektir. Kamer, o gün, toplantı yeri olacak; Ademoğlu, Ademoğlu’nun
oğlu, süfli müekkili, rahmani müezzini ve münadi müekkili hazır
bulunacaklardır.”
Şimdi,
burada yazılanları açıklamaya çalışalım:
Ay’ın
keşfi ile başlamak üzere, Güneş sistemimizdeki gezegenler ve Süreyya
Yıldızı’na kadar bir çok gezegen, Kıyamet
Günü’ne kadar, sırasıyla, insanoğlu tarafından keşfedileceklerdir.
Ay’a ilk adımı atacak olan insanlar, Tezkire’de,
“Nasrani” (Hıristiyan), “nisra”
(kartal) ve “nail olmak” (muradına
ermek) sözcükleri ile şifrelendirilmişlerdir.
Bilindiği
gibi, Hazreti İsa’nın doğum yeri
Nasıra (Nezareth) kentidir ve bu
nedenle, Hıristiyanlar’a “Nasrani”
denilmektedir. Buradan, Ay’a ilk gidecek insanların Hıristiyan olacağının Tezkire’de
belirtildiğini anlıyoruz.
“Kartal”
anlamına gelen “nisra” ise iki yoruma da uymaktadır: Birincisi, Amerika Birleşik
Devletleri’nin ambleminin “kartal”
olmasıdır. Ayrıca, Ay’a ilk inen uzay aracının adı da
“Nail
olmak”
ise, “umduğunu bulmak, muradına ermek, yarışı kazanmak”
gibi anlamları içerir. Tezkire’deki
“nail”
sözcüğü ile, hem ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Ay’ın keşfi
yarışının ABD tarafından kazanılacağı ve hem de, büyük bir raslantı
yoksa, Ay’a
ilk ayak basacak olan astronotun adının “Neil” olacağı
bildirilmiştir.
İngilizce
“Neil” isminin kökeni, İncil’in
indirildiği dil olan İbranice’den gelmektedir. “Neil”,
İbranice ve
Arapça, bilindiği gibi, akraba dillerdir ve her ikisi de Sami dil
ailesindendir (Örneğin,
Arapça “El-Melik” ismi, İbranice “Al-Maleh”dir). Dolayısıyla, Arapça
“nail” sözcüğü ile İngilizce
“Neil” ismi arasında, yazılışı kadar, aynı anlamı taşıması açısından
da şaşırtıcı bir benzerlik vardır.
Şimdi,
Hızır Tezkiresi’nin izleyen bölümünü
birlikte okuyalım.
“Nasrani
nisrası nail olup Kamer’i keşfederken, şeytanı kesfe uğrayacak; küsufu
da, hüsufu da görecektir. Ademoğlu’na, “Ademoğlu’nun oğlu” olan Süreyya
Kameri ehlinden “mahfuz beyz” refakat ve nezaret edecektir. O tabakeyndir
ki, “Sultan”dandır, “Hızır”dandır, izhardandır, ivtisaktandır.
Onları mühürsüz gözler görecek, mühürlü gözler de yarılacaktır. Hüsufu
ve küsufu, Resulullah, Şakk-ı Kamer icazı ile o gün için mübarek etmiştir.
Sonraki ümmeti de, evvelki ümmeti olan Adem’i mübarek kılmıştır o gün.
Onlar da zürriyetten ümmetin ahiri bir acib rakipdir de rakipdir, el-rakib
talimindendir.”
Aslı
Arapça olan Tezkire’nin Türkçe’ye
çevrilmesindeki zorlukları da dikkate alarak, yukardaki metni, fazla ayrıntıya
girmeden, şöyle özetleyebiliriz:
“Hristiyanlar’a
ait “Kartal” uzay aracı muradına erip Ay’ı keşfederken, kraterleri (hüsufu)
görecek, Ay tutulmasına (küsufa) uğrayacak,
şeytanı ise Dünya’da kalacaktır. Onlara, “kendilerinin de oğulları
olan” ve “Süreyya Yıldızı” ehlinden gelen, oval biçimli “saklı”
bir nesne (mahfuz beyz) refakat ve
nezaret edecektir. Bunların tabak biçimindeki (tabakeyn)
araçları, en yüksek hız gücüne (“Sultan”dandır) ve Hazreti Hızır’ın “zaman yolculuğu” teknolojisine sahiptir (“Hızır”dandır).
Açıkça görünürler (izhardandır)
ve bir görevi tamamlamak için orada bulunmaktadırlar (ivtisaktandır).
Ay’ın paylaşılması (Şakk-ı Kamer icazı),
Hazreti
Muhammed’in
“Önceki
ümmetim” ve “Sonraki
ümmetim” dediği bir çift
ümmeti vardır (K19). Gelişmiş teknolojileri ile ilerki zamandan, atalarının
Ay’ın keşfi olayını izlemeye gelen bu uzaylılar, acaba Hazreti Muhammed’in bir konuşmasında sözünü ettiği
“Sonraki ümmeti” midir?
Süreyya
Yıldızı (Ülker Yıldızı
veya Latince adıyla “Pleiades”),
Güneş sistemimize 400 ışık yılı
uzaklıkta, bir kaç yüz yıldızdan oluşan bir yıldız kümesidir. Bu kümeye
ait yıldızlardan ancak yedi tanesi çıplak gözle görülebilmektedir.
Gelecekteki atalarımız, ışık hızıyla
gidilmesi halinde ancak 400 yılda
ulaşılabilecek bu yıldızlara gerçekten gidebilecekler midir? Bunun
teorik olarak mümkün olduğu, çeşitli kaynaklarda (D13, D16, D21, D22)
belirtildiği gibi, Aiberg’in
kitaplarında da “Sultan Güç”
kavramıyla anlatılmaktadır. Zaten, zaman
yolculuğu (K22, D11, D25, D70,
G14) teknolojisini gerçekleştirmiş olanların, ışık hızı kavramını da
çoktan aşmış olmaları gerekir.
Yasin
Suresi’nin
41. ayetinde geçen “zürriyet” sözcüğü, Tezkire’nin
bu paragrafında da geçmektedir.
Tezkire’deki “acip” sözcüğü,
“acayip, tuhaf” ve “rakib” sözcüğü, “binici, sürücü” anlamındadır. Acaba bu zürriyet,
sonraki ümmetten kişiler olup, acip
(acayip) teknolojileri ile, Ay’ın keşfini izlemeye gelen rakibler
(sürücüler), yani astronotlar mıdır?.
Burada,
Rahman Suresi’nin 33. ayetini anımsatmamızda
yarar var:
“Ey
Mahşer’in cin ve insan toplulukları! Gücünüz yeterse, gök ve yerin
“aktar”ından dışarı çıkınız. Ancak çıkamazsınız! “Sultan” (bir
gücünüz) olmadıkça!.”
“Aktar”, ne insan (madde) ve ne de
cinlerin (enerji), hiç bir şekilde dışına çıkma gücüne sahip olamadıkları
“uzay-zaman dört boyutlusu”dur. Bu “aktar”ın, yani
içinde bulunduğumuz evrenin dışına, ancak Tezkire’de
ve yukardaki ayette belirtilen “Sultan”
bir güçle çıkılabilir. Kur’an’da sözü edilen bu büyük güç, bizi, “Göklerin Kapıları” diyebileceğimiz “karadelikler”den
(K53, K133, D34, D35, G9) geçirerek başka
bir evrene
veya bu evrenin başka bir zamanına gönderebilir.
Buradan,
insanlığın ilerde keşfedeceği Pleiades yıldız kümesindeki
torunlarımızın,
“Tabak
biçimli” anlamına gelen “tabakeyn”,
gerçekten Ay’ın keşfi sırasında bir
çift UFO olarak görülmüştür. Bu ikiz
UFO’lar TV yayını sırasında
milyarlarca kişi tarafından izlenmiş, video banda çekilmiş; ancak ışık
opakları sanılarak pek çok kişi tarafından
Yukarıdaki
açıklama, okuyanlara, ilk anda çok çarpıcı, hatta inanılmaz
gelebilir. Ancak,