Bağdadi,
vasiyetinin, “Mektubat-ı Mağribiyye”
(Batı’ya Mektuplar) adını verdiği
bölümünde, Hazreti Hızır ve
ondan aldığı bilgilerle ilgili olarak şunları söylemiştir:
“Allah
katından şimdiye kadar verilmiş en yüce bilimi almış olan mübarek bir zatın
öğrencisiyim. Ondan aldıklarımı, “Mağrip Cemaat”e emanet ediyorum. O
bilgiler sizin pusulanız olacaktır. Onda, “Zamanın Efendisi”nin (Hazreti
Hızır’ın), bilimin gelişmesi yolunda verdiği ilahi işaretleri bulacaksınız.
Zamanın Efendisi, yalnız bana değil, hepinize irşad ediyor. Ben onun öğrencisi
ve müridiyim.”
Hazreti
Hızır’dan
aldığı bilgileri, “Mağrip Cemaat”e
(Batı toplumuna) emanet ettiğini bildiren Bağdadi’nin
“Mektubat-ı Mağribiyye”si şöyle
devam ediyor:
“Doğulu
ve Batılı mensuplarım birbirlerinden ayrılsınlar; aralarında manevi kardeşlik
ilişkisinden başka bir bağıntı bulunmasın. Çünkü, Doğu’dan mürşid
doğar; ancak Batı’da alim olamadan göçer. Batı’dan ise alim doğar. O
zaman, Batı’da Güneş de doğar. Ben bir ağaç diktim; büyüdü; bir dalı
Doğu’ya, bir dalı Batı’ya ayrıldı. Her ikisi de başka başka meyva
verirler. Doğu’nun meyvası tohuma kaçmıştır; Batı’nınki ise tazedir.
Batılı, Doğulu’dan uzak duracaktır. Çünkü, Doğulu, müminlerin malı
olan ilmi “kaybetmekten” sabıkalıdır. Batıdakiler, bu “kayıp
ilmi” bulacaklardır. Emanetlerim Doğu’da kalacak; fakat “Batı’nın”
olacaktır. Bunun için, ağacımın gövdesine bir zeval “nöbetçi” bıraktım.”
Hazreti
Muhammed,
bir hadisinde, “Bilim
insanların kayıp malıdır. Onu nerede bulursanız hemen sahiplenin” demiştir.
Bu hadiste, bilimin, inananlarca, müminlerce, bir
gün kaybedileceği
açıkça haber verilmiştir. İşte Bağdadi,
“bu kayıp ilmin” Batılı
alimlerce bulunacağını
tezkirelerinde bildirmiştir.
ZIG-ZAG ÖĞRETİSİ’NİN KURULUŞU
Hazreti
Hızır’ın
“Fatihat-ı Fukara” duası ile belirlediği ve her bir katını Fatiha Suresi’nin bir ayeti ile denkleştirdiği “Yedi Gök” katmanından
en alttakinin cifir ismi “Zeğ-Zağ”dır.
“Arş”ın bu en alt katında
“Levh-i Mahfuz” bulunmaktadır. “Zeğ-Zağ”
sözcüğünün Kur’an’daki karşılığı,
“Zil-Zal” olup; anlamı, “dalgasal oluşumlar, gel-gitler, zig-zag çizen dinamizmler”
demektir. Aslında, Fatiha Suresi’nin
son ayeti ve Batı alfabelerinin son harfi olan “Z”,
Hazreti Hızır’ın simgesidir.
Hazreti
Hızır,
“Arş”ın “Zeğ-Zağ” katının ilmini almış
ve bu sırrı Bağdadi’ye vermiştir.
İrşadda, hem Abdülkadir Geylani’ye, hem de Hazreti Hızır’a
bağlı olan Bağdadi, Doğulu öğrencilerine
“Kadiriliği”
ve “Halidiliği”,
Batılı öğrencilerine ise “Hızırıliği”, yani “Zig-Zag Öğretisi”ni
bırakmıştır. Aslı “Zeğ-Zağ”
olarak bilinen bu öğretinin adı, Batı dillerindeki kullanım kolaylığı
bakımından “Zig-Zag Öğretisi”
olarak değiştirilmiştir.
“Allah
katından büyük bir bilimin sahibi olduğu” Kur’an’da
belirtilen zaman gezmeni Hazreti Hızır’ın
“Hızır Tezkiresi” aracılığıyla Bağdadi’ye
dikte ettirdiği eşsiz bilgilerin (Zig-Zag
Öğretisi’nin), bugünkü resmi bilimin ne kadar üstünde
olduğunu ve çağdaş bilim adamlarına nasıl harika ipuçları sağladığını
bu yazı dizisinde sunacağız. Örneğin, geçtiğimiz yüzyıl içersinde, tüm
evreni tek başına kapsayan en genel kuram olan kuantum
fiziğinin (111) tamamına yakın bulguları,
Zig-Zag mensuplarınca başarılmıştır. İlerde göreceğimiz gibi, 11 boyutlu kuantum fiziği (D15),
birleşik
alanlar (D19), dört
temel kuvvet birimleri (K57), karadelikler (K39, S22), parelel
evrenler (K156, D8) ve bu konular
kapsamındaki bir çok buluş, Bağdadi’nin önderliğindeki
Zig-Zag mensuplarınca
yapılmış ve Zig-Zag Öğretisi, bugüne kadarki sayısız buluşlarıyla çağdaş
bilime öncülük etmiştir.
Vasiyetinde,
Hazreti Hızır’dan aldığı
bilgileri Batı toplumuna bıraktığını
bildiren Bağdadi, ölümünden önce,
tezkirelerinin tamamını, ikinci kuşaktan
öğrencisi olan