PETER
DEMIANOVICH OUSPENSKY (1878-1947)
Gurdjieff’’in,
çağdaş düşünürlerden Ouspensky,
Aldoux Husley ve Rene Daumal üzerinde
önemli etkileri olmuştur. Bir Zig-Zag
Grubu mensubu olan ünlü parapsikolog
“Peter
(Piotr) Demianovich Ouspensky”(1878-1947),
Gurdjieff’in öğretilerini,
“In Search of
Miraculous” (Mucize
Arayışı) ve
“The Fourth Way” (Dördüncü
Yol)
isimli kitaplarında
ayrıntılı olarak anlatmıştır (K108, D66, S80). Ouspensky’nin,
zaman konusundaki ilginç görüşleri,
Aiberg’in kitaplarında anlatılanlarla
uyumludur. Bu nedenle Ouspensky’nin
görüşlerinden kısaca söz etmek istiyoruz (K107, D66):
Ouspensky’e
göre, “Zaman
mevcut değildir. Her şey hep
mevcuttur ve sadece tek bir ebedi “şimdiki
zaman” (eternal now) vardır; ancak zayıf ve sınırlı olan insan aklı
bunu hiç bir zaman kavrayamaz ve tasavvur edemez.
Gerçek Dünya, bir sonsuz ihtimaller dünyasıdır. Zihnimiz, ihtimallerin gelişimini
hep tek bir yönde izler. Fakat, aslında
her an,
çok sayıda ihtimali kapsar. Bunların
hepsi de gerçekleşir. Ama, biz bunları göremeyiz ve bilemeyiz. Ancak, şimdiki
anın, bir sonraki anın ve böylece tüm
anların
“ihtimallerinin” gerçekleşmesini
tahayyül ettiğimiz takdirde, içinde bulunduğumuz Dünya’nın sonsuz bir şekilde büyüdüğünü ve o ana kadar bildiğimiz
yavan ve sınırlı Dünya’ya hiç benzemediğini
hissedeceğiz. Bu sonsuz çeşitliliği tahayyül ettiğimizde,
sonsuzluğun
“tadına” varacak
ve zaman sorununa dünyasal ölçülerle
yaklaşmanın ne kadar yetersiz ve imkansız olduğunu anlayacağız. Her an
ortaya çıkan tüm ihtimallerin
gerçekleşmesi
için, bütün yönlerde yol alan sonsuz
bir zaman zenginliğinin gerekli olduğunu anlayacağız.”
Ouspensky,
zaman konusundaki
ilginç görüşlerini şöyle sürdürür: “Dünya’da
mevcut olarak tanıdığımız, bildiğimiz her şey, “dördüncü boyut”un ancak bir çizgisi
üzerinde yer alır. Dördüncü
boyutun bu çizgisi, bizim varoluş kesitimizin tarihi
zamanıdır. Bildiğimiz, hissettiğimiz, tanıdığımız tek zaman budur. Ancak, biz farkında olmasak da, bizim zamanımıza
hem parelel, hem de dikey olan
“öteki zamanların” varlığına
dair bir takım duygular sürekli
olarak bilincimize girer. Bu “parelel
zamanlar”, tamamen bizlerin zamanını
andırmalarına ve “geçmiş”,
“şimdi” ve “gelecek”ten
ibaret
olmalarına
rağmen; “dikey zamanlar”, sadece
“şimdiki zaman”dan ibarettirler.
Zamanın
parelel çizgileri, bir dokumadaki iplikler gibidir; dikey
zaman ise, bu dokumanın çapraz
ipliklerine benzer.”
Evreni
en yüce haliyle altı boyutlu olarak
gören Ouspensky’e göre, “Bu
altı boyutun
üçü
mekan, üçü zaman boyutlarıdır.
Bir dizi ihtimalin gerçekleşme çizgisi, zamandaki
bir “çizgi”dir. Dolayısıyla,
bir “zaman düzlemi”, sonsuz sayıda
“zaman çizgisi” içerir. Mekan
içersinde algıladığımız her nesne, mekan içersinde gözle görülen
boyutlarının yanısıra, bir de zamanın
üç boyutu içersinde uzanmaktadır. Bazı şeylerin “zaman
bedenlerini”, örneğin atomaltı
partikülleri, birer mücessem (üç
boyutlu) madde olarak görmemiz söz
konusudur. Her şeyin komple biçimi altı
boyutludur. Zaman çizgilerinden biri
üzerinde yaşar, düşünür ve varlığımızı sürdürürüz. Fakat,
zamanın ikinci ve üçüncü boyutları, yani içinde bulunduğumuz zaman çizgisinin yer aldığı zaman
düzlemi ile bu düzlemi içeren “mücessem
zaman cismi”, her an yaşamımıza ve bilincimize girer ve bizlere ait zamanı
etkiler. Her bir anı içeren tüm
ihtimallerin çizgilerinden oluşan bu mücessem
zaman cismini tahayyül ettiğimizde şunu unutmamalıyız: Bizim
evrenimizde bunların ötesinde başka hiç
bir şey mevcut olamaz.
“Sonsuz evrenin sınırlılığı”
sözüyle
anlatılmak istenen de budur.”
Kısaca
belirtmek gerekirse, Ouspensky’e göre,
“Üç mekan boyutu
ile üç zaman boyutunu bir bütün
halinde içeren, “her şeyin her yerde
ve her zaman var olduğu” ve “tüm
ihtimallerin gerçekleştiği” altı boyutlu
bir “yüksek evren mekanı” mevcuttur.”