NIKOLAI KOZYREV (1908-1983)
Bu
sıralarda, Kaluza ve Friedmann
aracılığı ile Alman asıllı Rus “Nikolai
Aleksandrovich Kozyrev” (1908-1983) (K105, K163) de KMA
mektupları almaya başlar.
Dr.
Kozyrev, Leningrad’daki
Pulkovo gözlemevinde uzun yıllar
astronomluk yapmış
Mahkumların yalnızca oturmalarına veya yatmalarına izin verildiği ve bu kuralın ihlal edildiği gerekçesiyle Kozyrev, tecrit koğuşuna konuldu. Isının sıfır derece ve mahkumların çorapları bile olmadan sadece iç çamaşırlarıyla bulundukarı bu hücrede, günde bir kez, bir kap sıcak su ve bir dilim ekmek veriliyordu. Kozyrev Allah'a dua etmeye başladı ve hemen içinde bir ılıklık hissetti. Bu sıcaklık Kozyrev'in beş-altı gün daha dayanmasını sağladı. Kozyrev çevresindeki uzayın zamansız olduğu anlayışından yola çıkarak vaktini geçirmeye başladı. İçindeki sıcaklığın kaynağını düşünürken, ısının evrensel bir kaynağının olması gerektiğini, bu kaynağın tamamının ilahi olmadığı fikrine vardı. 1941 yılında idama makum olan Kozyrev'e daha sonra bu kararın uygulanmayacağı haberi verildi.
1945'de durumunun tekrar incelenmesi için Kozyrev, Moskova'ya nakledildi. İnceleme komisyonu Kozyrev'in, Rusya ve bütün Dünya'daki bilim adamları tarafından, teorik astronominin öncülerinden biri olarak kabul edildiği anlaşıldı ve şartlı tahliyesine karar verildi.
Kozyrev'in 1953'de, Venüs gezegeni hakkında ortaya koyduğu çalışmalar 1969 yılında Venüs'e yollanan uzay araçlarıyla kanıtlanmıştır. Ay'ın manyetik alanının olmadığını da hesaplayan Kozyrev, ayrıca 1958 'de Ay'da gaz emisyonunun bulunduğunu keşfetmiş, fazla önemsenmeyen bu buluşu 1969'da Ay'a ayak basılması ve taş örneklerinin getirilmesinden sonra anlaşılmıştır.
Kozyrev 1969 yılında, The International Academy of Astronautics tarafından, Ay hakkında yaptığı çalışmalardan ötürü ödül almıştır. Bu ödül Sovyet vatandaşlarından sadece Yuri Gagarin ve Kozyrev'e verilmiştir.
Kozyrev'in
asıl büyük ünü, “zaman”
ve “zaman enerjisi” konularında yapmış olduğu çalışmalardır.
Dr. Kozyrev, zaman enerjisini gözlemlemeyi
başaran ve zamanın bir “boyut enerjisi” olduğunu kanıtlayan
kişidir. Kendi yaptığı kompleks aparatlarla zaman enerjisini ölçen ve zamanın
davranış ve yayılma karakteristiğini
inceleyen Dr. Kozyrev, “Zaman
bir enerji şeklidir ve geleceğin en önemli, en gizemli unsurudur. Yeryüzündeki
yaşamdan hangi gücün sorumlu olduğunu araştırdığımızda, zamanın inceliklerini öğrenmek
zorunda kalırız. Zaman, ışık
dalgaları gibi yayılmaz, anında
ve her yerde ortaya çıkar.
Zamanın bir dilimindeki değişiklik,
her yerde ve birdenbire belli olur. Zaman
her yerde kendini gösterir. Bizi başkalarına bağlayan ve evrende her şeyi
birbirine kenetleyen zamandır" demiştir
(K105).
Relativite
Teoremi’ne göre, zaman bir
boyuttur ve sıfırdan küçük bir sayı ile gösterilir (Minkovsky,
zamanı, karekök içinde -1 ile soyut
bir boyut olarak göstermiştir). Kozyrev,
zaman boyutunun, aynı zamanda bir enerji
(zaman
enerjisi) olduğunu kanıtlamıştır.
Kozyrev’in, zaman ile ilgili deneysel çalışmaları, “Possibility
Kozyrev’in
en büyük başarılarından biri, zamanın,
bir olayın başında ve sonunda ayrı
ayrı hızlarda aktığının saptamış olmasıdır. Örneğin, bir lastiğin
çekilmesi olayında, zamanın farklı
biçimlerde aktığını, laboratuvarda
deneysel olarak kanıtlamıştır. Lastiğin duvara bağlı tarafında zaman bizimle özdeş akarken, çekilen ucunda daha çok harcanmıştır;
yani bu uçta zaman daha yoğundur.
Bu değişim, arada bulunan 1 metre kalınlığındaki bir duvarın ötesinden,
hatta aradaki demir bir bölmenin ötesinden bile saptanabilmiştir (S57).
Zaman
enerjisi,
bir olayın başında ve sonunda aynı hızla akmadığına
göre, çağlar boyunca sabit bir
kozmik zaman düşünemeyiz. Kutsal kitaplarda bunu kanıtlayacak sayısız örnekler
vardır: Örneğin, ilk peygamberlerin çağlar
boyu yaşamaları gibi, “Deccal’ın ilk gününün bir
yıl, ikinci gününün bir ay,
üçüncü gününün bir hafta,
kalan günlerinin ise birer gün olacağı”
bir hadiste belirtilmiştir. Hatta, “Bir
saatin, saman alevi kadar kısa bir sürede
geçeceği” başka bir
hadiste yer alır. “Eski Ahid”de
(Mezmurlar 90/40), “Çünkü
senin gözünde bin yıl, dünkü gün ve bir gece gibidir” sözleri
vardır. Buna benzer bir söz, Hac Suresi’nin
22. ayetinde geçer:
“Rabbi’nin
katında bir gün, sizin saydıklarınızla bin yıl gibidir.”
“Düşünce”
üzerinde
de deneyler yapan Kozyrev, duygu yüklü
bir şey düşünüldüğünde, aygıtında, bir matematik problemi düşünüldüğü
zamana oranla daha fazla bir sapma gözlemiştir.
Bu durum, düşüncelerin, zamanın yoğunluğunu
değiştirebileceği anlamına gelmektedir. Ayrıca, mevsim ve hava değişikliklerinin
de zamanın yoğunluğunu
Kozyrev,
canlı organizmalardaki moleküllerin cansız olanlara göre farklı biçim
almasının, zaman enerjisi ile
ilgili olduğunu bulmuştur. Bilindiği gibi, biyolojik canlılar
"Bilinmeyen Dünyalar" adlı 1964 yılında yayınlanan ve Rusçadan başka bir dile henüz çevrilmemiş olan çalışmasında, zaman-formundaki enerjiyi dönüştürmek anlamında, organik maddelerin gerekli yaşamsal serbest enerjiyi aldıklarından bahsetmektedir ve "Zamanın Hacmini" tanımlamaktadır. Zamanın Hacminin herhangi bir "Neden" yakınında daha ince, herhangi bir "Sonuç" yakınında ise daha yoğun olduğunu açıklamıştır. Kozyrev bu çalışmasında, biyolojik iletişim formunda, örneğin telepatide, zamanın fiziksel özelliklerinden yararlanılabileceği ve bu iletişimin görüntülenemeyeceği sadece bir enstantane olacağını yazmıştır.
Kozyrev'in bu konularda henüz başka dillere çevrilmemiş olan birçok çalışması vardır. Bunlardan bazıları: "Doğrusal Yakınlaştırmada Neden veya Asimetrik Mekanik" (1958), "Neden Mekaniği ve Zamanın Özelliklerinin Deneysel Araştırılma Potansiyeli" (1962), "Zamanın Fiziksel Özellikleri Işığında Astronomik Gözlemler" (1977), "Zaman-Madde Etkisi" (1982), "Zamanın Aktif Özellikleri Altında Kütle ve Ağırlığı Azaltma Olanağı" (1984).
Aiberg,
Kozyrev’in
kaldığı yerden başlayarak yaptığı teorik ve deneysel çalışmalar
sonucunda, zamanın, tek bir boyut değil,
bir enlem, bir boylam ve bir de yükseklikten oluşan bir “Esir” olduğunu, yani soyut
koordinatlardan oluştuğunu belirlemiş ve bunun matematiksel teorisini
kurmuştur.
Hansel Heiberg’in etkisiyle Müslüman
olan Kozyrev, Zig-Zag Grubu’nun KMA’lık
mertebesine kadar yükselmiş olan önemli
bir mensubudur. Kozyrev’in çalışmaları,
ilerde sunacağımız, Dr. Jessup’un
“Philadelphia Deneyi” (K95)
gibi, günümüzde değil, gelecekte daha
iyi anlaşılacaktır. Dr. Jessup’un
deneyi, deneye katılan denizcilerin deney sonunda uğradıkları hayret verici
görünümleri nedeniyle çok gizli tutulmak
istenmesine rağmen, ister istemez ortaya çıkmıştır. Ancak,