DAVID HILBERT (1862-1943)
Aiberg
sözlerine devam
ediyor: “Aslında, teoremdeki durgunluğu
gidermemizi Alman matematikçi “David Hilbert”e (1862-1943) borçluyduk. Hilbert ise, KMA’dan
gelen mektuplarda yazılı olan, Cantor’un
Sonsuz Serileri’nin takviyeli formüllerine,
yani Cantor’a borçluydu. Cantor
da, onu Müslüman yapan Mevlana Halid-i Bağdadi’ye borçlu olunca, başlangıcın sonu
ile sonun başlangıcı birleşmiş oluyordu. Cantor,
Bağdadi’nin dergahında Müslüman olduğunda, ilk işi, “Allah sonsuzluğunu” soruşturmak olmuştu. Oluşturduğu Sonsuz
Serileri ile, bir değil, bir kaç
sonsuz olabileceği sonucuna varmıştı.”
David Hilbert, kendisine gelen KMA mektuplarında önerildiği üzere Müslüman olarak “Davud” adını alır. Böylece, KMA-Eisenberg ikilisinin imzaladığı mektupların devamını alarak, inanılmaz soyut matematik uzay formüllerini ortaya koyar. Çok küçük bir mekanda dahi, örneğin kalem ucunda, bir kitabın sayfaları gibi sonsuz sayıda parelel evrenler (K156, D8, D9) olduğunu bulur. Örneğin, bu evrenlerden biri, bizim dört boyutlu evrenimizin tam tersidir; yani, zaman gelecekten geçmişe doğru akmaktadır. Diğerlerinde yine dört veya üç boyut vardır, ancak zaman yoktur. Bir diğeri, başka bir dört-boyut kümesidir; ancak zaman teğettir. Bir başka evrende ise, sadece iki boyut vardır; yani oradaki bir canlının sadece eni-boyu vardır, kalınlığı yoktur. Yine bir başka Hilbert Uzayı, 11 boyutludur ve aklımıza, hayalimize gelmeyecek cisimleri, canlıları vardır. Hilbert’in matematik uzayı, Gauss, Riemann ve Lobatchewski’ninki gibi bir tane olmakla sınırlı değildir; tam tersine sonsuz sayıdadır.