MADDE ÖTESİ ALEMLERE YOLCULUK
Evrenin başlangıcının Tanrı tekilliğinden geldiğini ve parelel evrenlerin varlığının Hawking tarafından ispatlandığını belirtmiştik. Bağdadi’nin, Hazreti Hızır ile birlikte, İçinde bulunduğumuz maddi alemin dışındaki alemlere yaptığı yolculuk, Hızır Tezkiresi’nde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Hızır Tezkiresi’nin aşağıda sunacağımız bu bölümü, Zig-Zag Grubu’nun Türkçe bilen mensuplarına gönderilen Osmanlıca versiyonunun aynıdır:
“Maddi
Alem’in hitama erdiği yarım müşahhas, yarım mücerret “alemde”, cümle
zerreler cebel azametindeydi. Yoldaşım Hızır mihmandarlığında, ol acib
alemde bir nebze dahi seyran eyledik. Lisanın kifayet etmediği acib cezb
letafet müşahede ile, ol “Hudut Alem”in, hem sıfatlarla, hem esma ile hüsna
ile latifliğine, ölmeden bir dahi “öldük”. Herhangi göz tamamı Mücerret
Alem’e intikal veyahut mir’aç ederse keşfeder ki, cümle sıfatlar
namevcut olup, yegane Allah esmasına gark olmuş, her bir
esma-i zikretmektedir. Ol aleme zülcelal ve’l ikram Allah misafiri olan
mesrur adem, derhal halilürrahman
olur. Kim celle celalühü Cenab-ı Hakk Halil’ini, Muhammed selatü selam
Halil’inden tercih eyler, her kim ol letafeti müşahede etse, en ulvi cebel
zirvesine uhruç ederdi. Naçiz zatım mecnun olduğunda, ol Mücerret
Alem’den, yarım mücerret, yarım müşahhas “aleme”, azametli ulvi bir
zirveye zelil oldum.
Yoldaşım Hızır, ol
zirvenin “sırrından” sarf etti: Ol Silsile-i Cebel, “Kaf” ismi ile
yadedilir. Cebel-i Kaf’ın zirveleri salim olup, yamacı cüzi selamettedir;
vadisi ise, süfli olup, ifritlerle meskundur. Vadi ve nehrin adı, “Fırat”tır.
Lakin, ol Fırat, Bağdat mecrasından akan Fırat değildir. Her kim Cebel-i
Kaf silsilesinin zirvelerinden birine muvassal olursa, cümle “sekiz
zirveyi” daha müşahede eder. Zakir alim
Yoldaşım Hızır, ilminden sarf ile cümlesinin ismini emanet etti. İptidası aliyyü’l alası olup, Ali Radyallahüanhü’nün ilm makamıdır ki, sabebine binaen, “Cebel-i Ayn” ismiyle yadedilir. Mütebaki cebel ol sebepten tevazuyla cibale sağır kalmış, isim mevzuunda haya edip, reddetmiştir. Kim ismi sade “Cebel” diye yadedilir, salisen “Cebel-i Taç”, Cebel-i Durrağ”, “Cebel-i Hadid”, Cebel-i Fein”, “Cebel-i Ğayn” velahiri “Cebel-i Hayy” ismiyle yadedilmişlerdir. Cebel-i Hayy, Cebel-i Ayn’dan sonra en azametlisidir. Cümlesine, “Cibal-i Kaf” ismi verilmiştir.
Naçiz zatım (gibi) Hızır
yoldaşı olan “Garib-i Gureba”mın her birinin ismiyle mütenasip ve
ahenklidirler. Yekün sekiz adet olan Cebel-i Kaf silsilesi, yarı Mücerret
Alem’den, tamamı Mücerret Alem’e, batından değil, zahirde tarık-ı ilm
Şimdi Hızır Tezkiresi’nin yukarıdaki bölümünü günümüz Türkçe’sine çevirerek aşağıda sunuyoruz:
“Somut Alem’in sona erdiği,
o yarı somut, yarı soyut “alemde”, zerreler dağ büyüklüğündeydi.
Yoldaşım Hazreti Hızır rehberliğinde, o olağanüstü alemi bir nebze
izledik. Sözle anlatılamayacak kadar acayip ve çekici güzellikler gördük.
Yoldaşım Hızır, bu
zirvenin “sırrından” söz etti: O dağlar, “Kaf Sıradağları” adıyla
anılır. Kaf Sıradağları’nın dorukları güvenli olup, yamaçları daha
az güvenlidir; vadileri ise ifritlerle doludur. Vadi ve nehrin adı “Fırat”
olup, bu Fırat, Bağdat mecrasında olan Fırat değildir. Kim Kaf Sıradağları’nın
doruklarına ulaşırsa, bu dağların tamamının “sekiz tane” olduğunu görür.
Zikir yoluyla bu alame giden bilginler, İfrit Vadisi’ne yükseldiklerinde şaşırıp
da zikirlerine ara vermesinler, yoksa bu ifritler onları sihirler ve deli eder.
Bu dağların doruklarının, her bir zikir eden bilgin adıyla münasip ve
uyumlu birer “adı” vardır ki, bu adlar Allah’dan armağandır. Her kim
kendi özel zirvesine, zorluğu ve zahmetine rağmen erişirse, sekiz zirveli
Kaf Sıradağları silsilesinin diğer doruklarını da gözlemler. Zikir,
vadide, “gel-git dalgaları” gibi yataydır, tehlike arzeder. Yamaçtaki
zikir de yataydaki gibidir. Lakin, doruktaki zikir, dikine dalgalar yayar. Bu
zikirle doruğuna ulaşan bilgin, buranın Kaf Sıradağları olduğunu kavrar
ve bu dağların tamamının sekiz tane olduğunu gözlemler.
Yoldaşım Hızır, kendi
“sırrından” vererek, o sekiz Kaf Dağı’nın adını saydı: İlki,
Bu dağların her biri, benim
gibi, Hazreti Hızır’ın yoldaşı olan “Batılı Gariplerimin”
Bağdadi’nin, “Gariplerim” diye hitap ettiği zümre, (Batı: Garp anlamıyla), doğrudan doğruya, "Batılı Müslüman bilginler”dır. Hızır Tezkiresi’nin bu bölümünde, Batılı Müslüman bilginlerin, Kaf Sıradağları’nın içerdiği sırlara, kendi bilimsel çabaları ile ulaşmaları halinde, Tezkire’nin mührü açılarak ilgili bilginlere gönderilmesi vasiyet edilmiş; bunun işareti olarak da, Batılı Müslüman bilginlerin isimlerinin, sekiz Kaf Dağı’nın ismi ile “uyumlu olması” gerektiği gösterilmiştir.