Hans von Aiberg'in Diğer Yazıları | |
Abdest Namaz Oruç Miras Hukuku Nisa Suresi: 34 “Abdest” Yukarı Maide 6: Ey iman sahipleri! Namaza duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin. Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin. Ey iman edenler, namaz kılma niyetine (moduna) geçtiğinizde, yüzlerinizi=Kılsız bölge, saçsız bölge sınırları içinde ve parmaktan-dirseği de kapsayan iki kolunuzu ve erkekte saçın döküldüğü ön bölgeyi/kadında da aynı miktarı, ellerinizin ıslaklığıyla (meshetmek budur) ve ayaklarınızı (Aşık kemiği, bilek kemiği+topuk meshedin (Islaklık gezindirmek yeterli). Bunun anlamı şu: Mesh üzerine meshetmek: erkekte temiz çorap üstüne, kadında çorap üstüne değmese bile TEYEMMÜM niyeti gibi elindeki nemi sıvazlayacaksın. ISLATMAK her sefer şart değil diyor... Arapçadan direkt tevil ediyorum. FAĞSİLÜ=Islatmak demek yıkamak demek değil... Bir ıslak bez bile aynı topraklama işlemini görürü diyor. Ancak "TEMİZ OLDUĞUNA EMİN İSEN". Eğer değilsen, T E Y E M M Ü M 'e niyet edecekmişsin. Teyemmüm otomatikman tüm temizlik çabalarının yerine geçen bir joker idi (daha önce anlatmıştım). Eğer çamaşırın üstün necis ise temizlenmesi zaman ve teknik açıdan mümkün değilse jokeri kullanıp Allah indinde tertemiz sayılacaksın (Karanlıkta lağım çukuruna düşsek bile teyemmüm geçerlidir ve seni tertemiz yapar) Teyemmüm olanaksızlıklar için geçerli... Yolculukta, su bulunmadığında, hava şartları elverişli olmadığında, savaşta, korku durumunda, hastalıkta, cünupluk da dahil, SU BULUNMADIĞINDA kullanılabilir. Toprağın tozlu ve pisliksiz olması şartını getiriyor. Toz (Duvar bile geçerli bir tozdur) şart. Amaç bir elektrik deşarjı, nefatif elektriğin topraklanması (Teyemmüm=Topraklanma demektir) Teyemmümü de yüz ve el için kullanacaksın. Başka bir şartı yok. "Allah size zorluk çıkarmamaktadır, sizi teyemmüm ile TERTEMİZ kılacaktır. Bu bir kolaylık nimetidir ve umulur ki siz buna bile şükredersiniz de dini zora koşmazsınız". diyor ve ayet bitiyor. Temizlik üç kademeli: “Namaz” Yukarı Soru: Rüku ve Secde'de söylediğimiz "Süphanerabbiüyelazim" ve "Süphanerabbüyelala" sözleri yerine, örneğin "Allahuekber" diyebilirmiyiz? Bunları üç kez tekrarlamamızın nedeni, kaynağı nedir? Allahuekber İLK kez en başta ve niyetten sonra geçerlidir. Sonrakiler BİLİNEN SÜNNETTİR. Azim ve ala da Sünnettir, Resulullah YAPMIŞTIR. Hadis değildir SİYER'DENDİR. Ben şöyle yapıyorum, niyet/Allahüekber ile iftitah tekbiri, Euzübesmele ve sure (Fatiha gibi), amin demeden Allahüekber diyor ve rükuya varıyorum. 1. Dilersem üç kez ya da bir kez sübhane rabbiyel diyorum Allahüekber diye eğilip hemen Allahüekber diye kalkıyorum (28 yıldır rabbena lekel ve semiallahü limen hamidehi NAMAZ İÇİNDE ASLA OKUMUYORUM. Ben 1 ve 2 iki alternatif gösterdim. 1 ve 2 = Örneğin bazen ellerimi bağlıyorum bazen aşağı bırakıyorum. Bazen ayaklarımı bitiştirip bazen açıyorum. Çünkü uygulamada ikisi de var ve tadili erkan gibi bir KALIP değil. 1 ve 2 bu anlama geliyor. Soru: Kade şart mıdır? Kaynağı nedir? En son verilen selam şart mıdır, kaynağı nedir? Ka'de=Kaide=Poponun yere oturması kavramı SECDE sırasında ZORUNLU GEÇTİĞİN bir harekettir. Yani ellerini dizine koymazsan EĞİLEMEZSİN. Eğer dizlerini yere koyup da eğilemezsen SECDE EDEMEZSİN. Secdeyn=Çift secde olduğundan. İki secde arasında bir KA'DE MECBURİ HAREKETTİR. Arada dikilip oturmazsan İKİ SECDE EDEMEZSİN. Demek ki Ka'de de VAR. Selam şunun için var: Bir kişinin namazda mı yoksa namazı bitirmiş duada mı olup olmadığını bilemezsin. Bir kişi namazda ise ünden geçemeyeceğin için önünden geçebileceğini onun selamı bildirir. Selamdan sonra hemen pozisyonunu RAHATLATMALISIN ki, namazının bittiği bilinsin ve ona göre soru ya da önünden geçmek fiilleri oluşsun. Selam ayetlerde SEYAM vermek biçiminde Kade gibi GİZLİ olarak geçiyor. Açık olarak yoktur (Vardır da, işin teviline girip ayetleri bulup birbirine tevafuk edip, Selam ve Ka'de'nin gizli ama AÇIK detaylı olduğunu göstermek gerekiyor. Soru: Namaz kılarken yaptığımız hareketlerde kadın ve erkek arasında gerçekten bir fark var mıdır? Hayır yoktur. Çünkü erkekler ve kadınlar yoktur İNSANLAR vardır. Kadının iftitah tekbirini alırken ellerini kulaktan aşağı tutması bir arap ataerkil adetidir. Kadının ellerini göğsü üzerinde tutması ise tamamen bir sapıklıktır. Bir Hadis'e göre kadınları 75 cm. erkekleri 50 santim aşağı gömmek gerekiyormuş, öldüklerinde... Çünkü kadınlar PİSMİŞ ve PİSLİKMİŞ (Sahihi Buhari ve Müslim böyle diyor). Derine göm ki, kokmasın pisliklerin cesetleri... Erkekler mis gibi kokar ya, hele cesetleri mis..miss. İftitah tekbirinde eli kaldırmak sünnettir. FARZ değildir. Elleri bağlamak ya da serbest bırakmak ikisi de FARZ değildir ve serbesttir. Kaldı ki "Ellerini göğsüne-beline bağlamak olayı, kadınlara iftira edilen PİSLİKLİKTEN kaynaklanıyor. Rükuda elleri dizlere koymak bir rahatlıktır (Namaz kolaylıktır, jimnastik zorunlu hareketleri değildir). Secde ederken de eller kolaylık olsun diye yere konuyor. Önemli olan ELLER değil; alnın yere değmesi... Yani bir insan KOLSUZ da olabilir ve kolunu kullanmadan namaz kılabilir ama BAŞSIZ ve ALINSIZ bir insan yoktur... (İslamiyet akıl dinidir malum). Soru: Namazda yalnızca Kur'an okunur, bu tamam. Peki Kur'an'ı ana dilimizde neden okuyamıyoruz. Allah'ın birebir sözü olmadığı, tam bir çeviriri olmadığı ve 7 anlamı içermediği için mi? Ben "Elhamdü lillahi Rabb'il alemiyn" dediğimde Arapça bilmediğim için bana çok fazla bir şey vermiyor ama "Hamd alemlerin Rabb'i olan Allah'adır" dediğimde yani tam olarak anlayarak okuduğumda bana etkili ve mantıklı geliyor. Namazı böyle kılmamız neden doğru olamıyor? Neden Allah'a tam olarak anladığım bir dilde ibadet edemiyorum? Kur'an'dan KOLAYINIZA GELENİ OKUYUN demek. "KUR'AN'DAN " demek, bir de "KOLAY BİR SURE" demek. Açıkça belli değil mi? Onda şifre (Cifir vb var. Tılsım ve Şifa var). KOLAY olan sureleri bilmek (Anlamı da dahil) zorundasın çünkü: "SEN İÇLERİNDE OLUP DA NAMAZ KILDIRDIĞında" DİYEN AYETLERDE, senin "KUR'AN"dan KOLAY bir sure bilmen ve anlamını da zaten bilmen önerilmiş. İmamlığın şartı budur. Tüm müslümanlar İMAMDIR. En azından bir surenin bir tek ayetini ve ARAPÇASI/Türkçesiyle bilecektir. Allah yüz yıllık ömür vermiş insanlara. Bunu bilmeye HİÇ Mİ ZAMANI olmadı 70 yılda... O sözler ORİJİNAL ALLAH KELAMIDIR. Allah'ın ağzından çıktığı gibidir. Tevrat, İncil vb. ORİJİNAL KELAM değildir. 1. Herkes imamdır. (Mecburi. Hayatında en az bir kez NAMAZ KILDIRACAKSIN) Ama KLİŞE önemli. Klişe biçimcilik ve formel biçemlilik değildir. Klişe burada TEK TİP komuttur: "Böllük! Dikkat ! Selaaam DUR!" gibi. Herkes kendi dilinden (Kürtçe, ermenice, lazca vb.) derse, askerlik askerlik olmaz. “Oruç” Yukarı Soru: Oruç tutmaya diyanetten bir gün önce başladık. 14 Kasım'da sahura kalktık ve 15'ini oruçlu geçirdik... Ankara'ya göre 15 Kasım'da... Güneş Doğuşu=06:33, Ay'ın Yükselmesi=06:25, Yeni Ay'ın Görünmesi=08:41... Buna göre neden o günü oruçlu geçirdiğimizi anlamadım. O gün güneş doğmuş ve gün başlamıştı. Daha sonra ise yeni Ay göründü. O gün Ay doğacağı için mi o günü oruçlu geçirdik? Fakat gün başladığında yani Güneş doğduğunda Yeni Ay henüz gözükmemişti ve biz hala Şaban ayındaydık? Buna göre Şaban Ayının sonunda oruca başlamış olmuyor muyuz? Evet söylediğin BAYRAM NAMAZI vakti. Tam bir AY GERİSİ demektir. Örneğin Oruca AK İPLİK KARA İPLİK ile başlıyoruz. Bunu ayet ikinci kez tekrarlamıyor AKŞAM (da...aynı...)demeye getiriyor. Örneğin sen sabah kitap okuyabileceğin bir aydınlık bulunca oruç başlıyor. Ama bunu yazmasa da örneğin sen akşam KİTAP OKUYAMAYINCA oruç iftar ediliyor demektir. Bunlara iadeli ayetler deniyor. Bayram namazı ve bunun mesela 30 gün öncesi de aynı oluyor. Enbiya 104'e bakarsak meramımı anlatabileceğim (Geri dönüşlü, iadeli ayetler hakkında). Enbiya 104: O gün, göğü kitapların sayfasını dürer gibi düreceğiz. İlk yaratılışta başladığımız gibi, yine onu iade edeceğiz. Bu üstlendiğimiz bir vaaddir. Kuşkusuz biz onu yaparız. İlk yaratılışta başladığımız gibi, yine onu iade edeceğiz.Yani: Arap takviminde İlk bayram namazı vakti (aybaşı namazı demek) önce girer. İster yarım buçuk olsun hiç farketmez. O günün içinde AY var ise o bir dakika bile olsa artık DEVRETMİŞTİR. “Miras Hukuku” Yukarı 1. Araplar cahiliyesinde HUKUK hiç yoktu. Hukuk yazıldı ki, kadınlar diri diri gömülüp öldürülerek mirastan baştan men edilmesinler. 2. Araplar içinde Muğiyre ve Ali'den başka okuma yazma bilen yoktu en başta... Töreler gibi HAFIZLIK ile Kur'an ezberleniyordu. Okuma yazma oranı onbinde bir kaç kişide seyrediyordu...(Yahudiler ve HHristiyan rahipler hariç). Zorunlu olarak YAZILI HUKUK (Hammurabi'den binlerce yıl sonra!!!!!!) getirildi. 3. Kadınlar=GELİN yani gidicidir... Zaten ERKEĞİ normalde ZENGİNDİR. Erkeğin ZENGİN OLMASI İÇİN ise, onun hissesini bir yukarı tutmak gerekir. Örneğin bir sen bir de kızkardeşin var ki, bir miras geldi tanımadığınız dedenizden... fifty-fifty bölüştünüz. Kızkardeşin evlendi ve EŞİ PARASINI birlikte oluşturduğunuz şirketten GERİ ÇEKTİ... Bu konuyu önce bir iyice sindirmeni istiyorum: Erkeğin başına gelen adaletsizlikler var... 1. Öğrenci erkek iş bulamaz, okuyamıyor ya da kazma kürek işçiliği yapıyor. Öl emri erkeğe... Erkek gebersin! Kadın ise evde beklesin, dul kalsın başka biriyle evlensin köşeyi dönsün (İran-ırak savaşının dullarının özetiydi bu...). Gel de mirası paylaştıralım % 50???? "GÖNÜL HOŞLUĞUYLA" diyor, bu sence ne demek olabilir? Örneğin aynı ifade 4. ayette var: "Kadınlara mehirlerini GÖNÜL HOŞLUĞUYLA veriniz" diyor. 11 ayetteki kelime şöyle; Yüsıykümullahi= Allah'ın size önereceği SON LİMİT şudur anlamında: 1/3'den AŞAĞI DÜŞEMEZSİNİZ diyor VASİYETTE. Yani ben ÇEYREK bırakırım dememen için. Kadınları (Kızkardeşlerimizin) kocaları, bize sinirlenip çekerlerse... Örneğin BABAMDAN KALAN EVİ eniştem ZORLA BANA sattırıyor? Ben nerede kalacağım? Babamın vasiyeti olan işi nasıl devam ettireceğim? Benim suçum erkek mi olmak? Askere giden, ölen ben, aç kalan ben... Düğün ve ev masrafı yapmak zorunda olan BEN. Paralı iş kurmak zorunda olan ben. “Nisa Suresi: 34” Yukarı Soru: “Nisa 34: Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları DÖVÜN”. Bu şekilde bir sürü meal var. Ama son zamanlarda bu kelimenin mealini "evden çıkarın", "terk edin" diyenler var. Doğrusu nedir? Ayetler genellemeli: Ayet diyor ki oturun konuşun. Birleşin ya da boşanın. Kadın boşanmam "Kocamın maaşı çok iyi" diyorsa, önerileri, nasihatleri reddediyorsa: 1. Önce güzellik yerine ÜLTİMATOM'a geçin diyor ayet MEHİR veremiyorsanız BOŞAMAYIN gerekirse "EVE KAPATIN", zina vb.den uzak tutmak için. "Vücuduna ve yüzüne olmamak şartıyla" hırpalayın (Çocukları bebekleri dövmeyiz döver gibi yaparız ya da iter kakarız ama bir boksör gibi davranmayız). Nikah üç taksittir. HEMEN boşanamazsın. Nasıl ki SÖZ, NİŞAN ve NİKAH, üç taksitli evlenme ise, boşanma da ÜÇ TAKSİTLİ bir talaktır. “Boş ol” dersin, 15 gün sonra falan ikinci kez “Boş ol” dersin, 120 gün sonra da TEMELLİ boş ol dersin. Bunları nereden biliyoruz? Çünkü diğer ayetler diyor ki: HÜLLE YAPIN. Yani üçte bir taksitten üç kez boşanan bir çift (Tamamı 9 ediyor) artık onuncu kez bir daha EVLENİP BİR ARAY GELEMİYORLAR. BİR BAŞKASIYLA evlenmeli kadın Ve eğer o evlendiği günün birinde onu boşarsa o zaman 10. kez sen alabiliyorsun. Bunun amacı şu: Nikahın şakası yoktur: İkide bir boşanırım, boşadım dersen... Eşini başkasının koynuna sokarsın. Sonra da o boşarsa ve miden kaldırırsa BİR DAHA evlenirsin... Allah'ı şöyle kandırıyorlar(!). Örenğin ben, asabi bir insanmışım, eşimi 9 kez (ÜÇ NİKAH) boşadım. Sonra biriyle anlaştım: "Bak karıma dokunma, yine benim evimde dursun, sen onunla evlen ve hemen boşa ben yeniden nikahlayacağım", işte bu Hülle değil HİLE... Ama ALLAH'ı kandıramazlar tabii ki... Hülle dinimizde var: Allah'ın BOŞATMAMAK İÇİN KOYDUĞU BİR MEKANİZMA! Şaka ya da öfke yollu olsa bile bir HANİF eşine (Karısına ve kocasına) evlilikleri boyunca (diyelim ki 50 yıldır evliler) 9 kez “Boşarım ha, boşanırız ha!...” DE-ME-ME-Lİ, DENMESİN! Erkeğin şu hakkı var: "İKİ KADIN ARASINDA KALDIM"... İkisini de seviyorum... O zaman Bir SERA yanına Bir HACER alabilirsin ama... Kıyamet kopartır kadınlar, zaten hakkımızda hayırlı olan ve adaletle hükmetmemiz gereken ise BİR TEK EŞTİR. İslam sanıldığı gibi Poligami önermiyor. MONOGAMİ ısrarında... Erkek ve kadının sadakatsizliği başka başkadır. Kadın BAŞKASINDAN HAMİLE kalabilir. Erkek kalamaz... Erkeğin iki eşi olsa da tersine durumda, iki kocalı bir Hürmüz'ün çocuğunun kimden olduğu (Soyadı, vasiyet, miras vb.) belli değil. Kadının zinası TAM SADAKATSİZLİKTİR. Çünkü doğurma görevi Kadına verilmiştir. Erkeği verilseydi, SADAKATSİZLİK ile muhatap olan Erkek olacaktı. | |
Geri Dön Yukarı |