THE KHANİFFATE PROTESTANT İSLAM Hans
von Aibergin SOHBETLERİ : 2001 #002 |
--------u-Chat : 002
Tarih : 26
eylül 2001, çarşamba
------------u---------u-İki bağ sahibi
------------u---------u-Mevlana Halid Bağdadi
------------u---------u-Adler, Şira, Tarık,
Zülqarneyn
------------u---------u-Montauk projesi
Not : <>
ile başlayan satırlar Aiberge ait değildir.
Geçen
hafta ile ilgili sorularla başlayalım isterseniz. Miladı
anlattık. Millenium dedik, iki kampusun "Zaman
savaşlarının yansısı" dedik.
<> Bu windings yazı tipinin
özelliği nedir? q33ny ve zig-zag için ilginç şekiller
çıkıyor? [Q33NY = Q33NY, ZIGZAG= ZIGZAG]
Onu
soruşturdum. Binaya çarpan uçağın plakası
değilmiş. Fakat bu rastlantıların bir mekanizması
vardır. Yani rastlantı diye
bir şey yoktur. Rastlantı olsaydı, Allah -haşa-
olmazdı. Zaten biz de olmazdık.
<> Peki windings bir alfabe mi,
ne tür bir karakter seti?
Onun
asıl adı Zapf Bumdings, amacı eğlencelik olmaktan çok, bir
tür şifre ya da kripto amacıyla oluşturulmuştu. Sonra
Dingbats ve sonra da Windings oluverdi. Windows onu "En ergonomik"
olarak betimledi.
Evet
başlayalım mı? Kaldığımız yerden, geçen
haftadan devam mı olsun?
<> Adler... Koloni
kurulması...
Milat
=> Millenium, 26 Ağustos'tur. Zaman
Zelzelesi sonucu kendiliğinden ortaya çıkan bir tarih. Üstelik
Türk tarihinde de mümtaz/seçkin bir yeri var. Büyük zaferin öncesi. 26
Ağustos 1071 nedir?
<> Malazgirt
Evet...
Bunlar rastlantı mı bilmiyorum ama. Düşman iki kamp için
aynı tarih olarak başladı. Bu düşman kamplar iki surede
geçer ve iki kez MİSAL olarak
anlatılır. MİSAL denince bu bizim işimiz.
Sanal
Kur'an'ımız var mı? İki BAĞ (Kamp, düşman kamp);
biri Kehf suresinde geçiyor. (Emin
değilim, sanırım 25. ayet cıvarında.) Ayet
numaraları verilirse buradan ben de bulurum. Fihristi olan BAĞ
SAHİPLERİ diye ararsa bulunur belki. Bulabildiniz mi?
<> 18(Kehf)/32; Onlara, şu
iki adamı misal olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm bağı
vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış,
aralarında da ekinler bitirmiştik.
<> 18(Kehf)/33; İki
bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik
bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de
ırmak fışkırtmıştık.
<> 18(Kehf)/34; Başka geliri
de vardı; bu yüzden bu adam arkadaşıyla konuşurken:
"Ben senden malca daha zengin, taraftarca daha güçlüyüm." dedi.
<> 18(Kehf)/35; (Böyle gurur ve
kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi:
"Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."
<> 18(Kehf)/36;
"Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Şayet
Rabbimin huzuruna ötürülürsem, hiç şüphem yok ki, (orada) bundan daha
hayırlı bir akıbet bulurum."
<> 37;
Karşılıklı konuşan arkadaşı ona hitaben:
"Sen, dedi, seni topraktan, sonra nutfeden (spermadan) yaratan, daha sonra
seni bir adam biçimine sokan Allah'ı inkar mı ettin?"
<> 38; "Fakat O Allah benim
Rabbimdir ve ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam."
<> 39; "Bağına
girdiğinde: Mâşâallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır,
deseydin ya! Eğer malca ve evlatça beni kendinden güçsüz görüyorsan
(şunu bil ki):"
<> 40; "Belki Rabbim bana,
senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten
yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline
gelir."
<> 41;"Yahut,
bağının suyu dibe çekilir de bir daha onu arayıp
bulamazsın."
<> 42; Derken onun serveti
kuşatılıp yok edildi. Böylece, bağı uğruna
yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup
kaldı. Bağın çardakları yere çökmüştü. "Ah,
diyordu, keşke ben Rabbime hiçbir ortak koşmamış
olsaydım!"
<> 43; Kendisine Allah'tan
başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi
kendini de kurtaracak güçte değildi.
<> 44; İşte burada
yardım ve dostluk, Hak olan Allah'a mahsustur. Mükâfatı en iyi olan
O, en güzel âkıbeti veren yine O'dur.
<> 45; Onlara şunu da misal
göster: Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su
sayesinde yeryüzünün bitkisi (önce gelişip) birbirine
karışmış; arkasından rüzgârın savurduğu
çerçöp haline gelmiştir. Allah, her şey üzerinde iktidar sahibidir.
<> 46; Servet ve oğullar,
dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin
nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha
lâyıktır.
Bir
de Kalem suresi 17 ila 33 arası
ayetlerdeki "İKİ BAĞ SAHİBİ" var. Eğer
bunların tamamını yazmak mümkün olsaydı. Konu çok daha iyi
anlaşılacaktı. PC'nizde sanal Kur'an'lar varsa bu ayetlere göz
atabilirsiniz.
Çünkü
32. ayet diyor ki: Onlara şu iki adamı MİSAL ver. Misal olunca
pas bize atılıyor. 45. Ayet de öyle: Dünya hayıtının
MİSALİ diye başlıyor. (Copy/Paste olsa kolay
olacaktı.)
<> 68(Kalem)/17,18; Biz, vaktiyle
"bahçe sahipleri"ne bela verdiğimiz gibi, onlara da bela verdik.
Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini)
devşireceklerine yemin etmişlerdi. Onlar istisna da
etmiyorlardı.
<> 19,20; Fakat onlar daha
uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir âfet
(ateş) bahçeyi sarıverdi de, bahçe kapkara kesildi.
<> 21,22; (Beri tarafta ise)
onlar, sabah olurken: Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün
başına gidin! diye birbirlerine seslendiler.
<> 23,24; Derken: Aman, bugün
orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın! diye fısıldaşa
fısıldaşa yola koyuldular.
<> 25;(Evet, yoksullara
yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum
etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
<> 26; Fakat bahçeyi
gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış
olmalıyız! dediler.
<> 27; Yok yok, doğrusu biz
mahrum bırakılmışız!
<> 28; İçlerinden en makul
olanı şöyle dedi: Ben size "Rabbinizi tesbih etsenize!"
dememiş miydim?
<> 29; Rabbimizi tesbih ederiz;
doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.
<> 30; Ardından, kabahati
birbirlerine yüklemeye başladılar.
<> 31; (Nihayet) şöyle
dediler: Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın
kişilermişiz.
<> 32; Belki Rabbimiz bize bunun
yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi (O'nun
hoşnutluğunu) arzuluyoruz.
<> 33; İşte azap böyledir.
Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!
Görüldüğü
gibi BAĞ (KAMP, PARK) ya da PAKT
anlamına geliyor.
İki
bağ iki (zıt) kamp demek. Kampus
=> Park demek. Park => Borg => Burg => Burç demek. Bu sonuncusu Arapça KALE demek. Yani içeride bir kale,
çevresinde ise koruğanların bulunduğu bir ekilir-biçilir bahçe
gibi...
Bilirsizin,
Parklar, kent (Burg, Burç) yanında ya da içinde olur. Kamp'lar da
SEYYARDIR. Karargah sabit, Ordugah ise SEYYARDIR. Ordugah => KAMP'dır.
Park => Bağ ise sabittir.
Bu
kadar ayrıntıya niye girdiğimi görebilirsiniz
sevgideğerler. Allah'ın şanına böyle basit bir olayı
anlatmak yakışmazdı.
Nitekim
bu anlattıklarına: M İ S
A L demektedir. Misaller de bildiğiniz gibi Ankebut-43 içinde
anlatıldığı üzere, Kur'an'ın EN EN EN ZOR
tarafıdır. İşte burada bu EN ZORU
başaracağız. İnşallah.
<> 29(Ankebut)/43; İşte
biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler
düşünüp anlayabilir.
Orada
şöyle yazıyor: Şu
Allah'ın verdiği misaller var ya, onları tüm insanlara
veriyoruz, ancak ALİM olan anlıyor. Bu tam birebir
çeviri.
<> 29/43 => 11/7 ??? Bu
nasıl? İkisini ayrı ayrı topladın mı Hud 7 ile
bir bağlantısı mı olur? (2+9=11 ve 4+3=7 şeklinde.)
Orada
"O Allah ki, hanginizin daha güzel amel işleyeceğini...."
Ama ben verdikleriniz arasında hiç bir eşitlik bulamadım. Onun
için şaşırdım.
Yani
birinde misaller var, ötekinde göklerin ve yerin 6 günde
yaratıldığı ve özellikle "Bu APAÇIK bir aldatmadan
başka bir şey değildir" ayet pasajı var. Yani
bağlantıyı kuramadım.
<> Aslında her şey fani
denilir ya.
Evet
elbette, Allah Baki'dir sadece.
Şu aldatma konusunu sonra incelerim. Sevgideğerler. İki ayet
arasında bağlantı kuramadım.
Her
neyse, BAĞ kelimesini didikledik. Bağdan kasıt, bir dünya
düzeni. İKİ BAĞDAN KASIT, iki ayrı dünya düzeni. Eşit
şartlarda yola çıkıyorlar. Biri başarılı ve Allah
yolunda. Diğeri ise, "BİR ALLAH"ı var elbette, Yahowa,
o da inanıyor. Ama biri HAK YOLUNDA.
<> Bir de kıyamet gününü
inkar etmesi var, Kehf 35te.
Eğer
Tevrat'ı iyi okuyanınız
varsa bilecektir ki, Yahudi inancında her şey dünyada olup
bitecektir. [bakınız şekil 02]
Aden (Bugünkü
Aden, Hadramut ve kısmen Yemen, haritadaki
yeşil bölge); buraya
sırf yahudiler için bir cennet (Kur'an'da
ADN Cenneti) kurulacak. Diğer başka milletler ise çölde ebedi
kalacaklar.
Yani kıyamet
dünyada olacak. Yahudilere dev bir VAHA kurulacak. Diğer milletler ise
kafir olduktan sonra... (Yahudi olmayan
herkes kafirdir bile demiyorlar. Doğuştan Yahudi olmanız
gerekiyormuş.)
<> 9(Tevbe)/72; Allah, mümin
erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedi kalmak üzere altından
ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetti.
ALLAH'IN RIZASI İSE EN BÜYÜKTÜR. İşte büyük kurtuluş da
budur.
Evet,
ne yapacaksın ki, Tevrat'ta, Kıyamet => Dünya, Mahşer =>
Arap çölleri [resimdeki sarı bölge], Aden =>
Sırf Yahudi Cenneti. Onların inançları bu, ne yapabiliriz ki?
İşte
bu yüzden onların dünyası çok dar: Evren=Dünyadır.
Bulutlar
üzerinde Allah (Yahowa) var. Arada bir aşağıya iner. Oğlu
olan Ezra (Üzeyir) ile güreş
tutar. Üstelik oğlu onu yener. Allah(!) da oturup ağlar ve üzülür.
Aden'de kendini bahçeye sürgün eder. Saltanatını da Ezra'ya verir.
Oysa
Kur'an Üzeyir için ne yazıyor? O ayeti bulursanız, Tevrat'ın bu
iftirasına Allah'ın tepkisinin çok büyük olduğunu görebiliriz.
Buldunuz mu? ÜZEYR olabilir. Arapça ÜZEYR diye yazılıyor.
<> 9(Tevbe)/30; Yahudiler, Üzeyr
Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa)
Allah'ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla
geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin
sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan
bâtıla) döndürülüyorlar!
Öldükten
sonra Yahudiler, mezardan çıkacaklarmış. Ne varsa bu dünyada
varmış. Onlar ADN hurmalıklarına, biz de volkanlara,
çöllere. Cennet ve Cehennem inancı Tevrat'da böyle.
Tevrat'da
uzay yok. Şima => Sema dediği, bildiğimiz kuşların
uçtuğu yüksekliklerden ibaret. Yıldızlar ise minicik
ışıkçıklar. Yani yanlarına gitseniz de göründükleri
kadar küçükler.
Allah
bu minicik kainatı, şitti yom (Sitte Yewm) yani altı günde
yaratmışmış. Yedinci gün yorulup istirahat ediyor. O arada
insanlar da kabirlerinde uyuyor. Sekizinci gün => yom => yevm ise, hep
birlikte diriliyoruz.
Şaşırmayın,
çünkü Arapça ve İbranice KARDEŞTİR. İsmail ve İsrail'in
dilleridir. (Şalom => Selam, Al Malek => El Melik gibi.)
Yakub döneminde dil
ayrılmamıştı. İkisi de babalarının dili olan
Sankritçeyi
konuşuyorlardı. Ama İshak'tan
sonra 12 kabile halinde İsrail => İbranice dili oluştu.
Çünkü
İbrahimin (Yafes dili) iki eşi vardı. Sara = Samice konuşan, Hacer = Hamice konuşan.
İsmail oğulları Hamice (Arapçanın
babası), İsrail oğulları Samice (Sami dillerinin babası, İbranicenin anası). Yani
ikisi birer ayrı dil değil bizdeki Oğuzca ile Kazakça gibi.
Şu
anda İsrailoğullarının
2 kabilesi var. On kabile kayıptır.
Aslında onların da yeri var. Filistinliler
ve geniş ölçekte bir Ön-Asya Arabı, doğrudan Müslüman olmuş
ve erimiş Yahudilerdir. Nasıl ki Süryaniler Hristiyan Araplar
ise aynen öyle... Asimile olmuşlardır. Çünkü ayetlerde Yahudilerin,
ataları olan İbrahim'in duası gereği, kiminin müslüman
olduğu söylenegelmiştir.
Yaşayan
iki kabile ise Tevrat'a göre Lut asın iki kızından peydah
olmuş. Yani Lut gölüne diğerleri gömülmüşler...
Tevrat'ta
Lut'un iki kızının babalarını şarapla sarhoş
edip, koyunlarına girdiklerini ve babalarından iki çocuk
doğurdukları, birinin adının Amonoğullar, ötekinin de Moaboğulları
olduğu ve iki Yahudi kabilesinin oradan türediği yazılı.
Halbuki
biz biliyoruz ki, Melekler önce
İbrahim asa, Babil'e
uğradılar, sonra da Lut
gazabı için Sodom ve Gomorre kentlerine geldiler.
Oysa
İsrailoğulları İbrahim'in soyu değil mi? Kim bana,
burada nasıl bir çelişki var, onu açıklayabilecek. Bekliyorum?
<> İsrailoğulları
Yakubtan sonradır.
İşte
bravo. Çelişki burada. Niçin Lut ve iki kızından YAHUDİ
ırkı türesin. Daha İbrahim ve Lut evliler ve birinin iki
kızı, ötekinin bir oğlu var. (Diğeri
sonra doğdu.) Bunların ikisi de Yahudi (Yuda) değiller ki.
...
<> Tarihin akışı,
nehrin akışı gibi herhalde, çeşitli hız ile akar ve
kaç tanedir?
Daha
oraya gelmedik. Ama haklısınız, laf lafı açıyor. Biz
Kur'an'daki İKİ BAĞ sahibinin başına gelenleri
"ZAMAN İÇİNDE" başına gelenleri irdeliyorduk.
Onlardan birisi ADN
(İng. Eden=Cennet) yani
Tevratçı grup, diğeri de MİLLETİ
İBRAHİYM'ciler.
...
<> Bağın bir ismi HAQQ
diğeri ise BATIL?
Öyle
de denebilir. Bu TEVRAT ile KUR'AN
savaşıdır da denebilir. Süfyanistler
ile Mehdistlerin de savaşıdır.
Ama
işin içinde İNCİL YOK. Neden dersiniz? Çünkü Hristiyanlar ile
gelecek olan MESİH İsa uğraşacak. Müslümanlar ile de
Hanifler tutuşacak. Yani daha önce söylediğim gibi, cihad
>>> müslümanın müslümana cihadı biçiminde olacaktır.
Müslümanlar
BİRLİK olunca, Mehdianizm kurulunca, görevi Mesih devralacaktır.
Yani Mehdi de elekli olacaktır. (Görevi
biter bitmez ya da bu devri teslimden sonra vefat edecektir.)
<> 66ncı asal sayı 313
Doğru,
bir de 666. sırada asal sayı var, Lynx'de deniyor, Deccal.
Onun sayısı. Lynx İngilizcedir bilen var mı?
<> Vaşak
Evet
DECCAL'in simgesi. Armageddon
savaşları geçmişte olmadı sadece... Gelecekte de
olacaktır. Yahudilerin Messiah'ı (Mesih) Deccal ve Müslüman ve
Hristiyanların Messiah'ı İsa
Mesih.
Bütün
hristiyanların (Müminlerinin)
tamamı müslüman olacaktır. Bu neden böyle olacak düşündünüz mü?
<> Peki bizim İsa
peygamberle ne ilgimiz var?
İlgisi
şu: İsa gelecektir. Geri dönecektir. Hristiyanlar onu beklemiyor mu?
O
da diyecektir ki: İşte ben
geldim. Ben son elçi Muhammed'e ve ona indirilen Kur'an'a tabiyim. Artık
eski ahit safsatası bitmiştir. Şimdi en yeni Ahit (The Newest Tastment) Kur'an var. Ben
müslümanım. La ilahe illallah. (Tastment
=> Ahit, sözleşme demek.)
<> Aynı problem Mehdi için
de geçerli değil mi? Yani nasıl tanınacak?
Atatürk gibi. Yani bir sürü
kargaşa içinden, Çanakkale'de
başarmış bir Albay ortaya çıkacak. Artık bu Mehdi'nin
önlenemez yükselişidir.
Atatürk
bir Albay idi. Sayısız kurmay ve paşa vardı. Ama sadece o
başardı. Karabekir
paşa ve Fevzi paşa vb
istemediler, liderlik vb istemediler. İstemeyince ne yapacaksın ki?
Otomatikman Atatürk bu işte zirve oldu.
Zamanda
üç değişiklik oldu.
Albay
M.Kemal yenilecekti. Bir İngiliz alayı Çanakkaleyi geçecek olan
önemli bir güçtü. Tıpkı Hızır'ın
deldiği gemi gibi. O gemi, delinmeseydi, zalim hühükümdar savaşı
o gemi FARKIYLA kazanacaktı. Bir İngiliz Alayı da Atatürk'ü
yenecekti.
Ama
zaman polisi bir 1N ile gelip o
İngiliz Alayını (Bir tür
Bermuda ElektroMagnetik alanı ile) geleceğe
taşıdı. Böylece Hızır'ın o gemiyi
batırması gibi, bir İngiliz Alayı da yok oldu.
<> Adı sadece kayıplar
listesinde geçen Avustralyalılar. (1 ufo ya da bulut tarafından
kaçırıldığı iddia edilenler.) Bir alay asker, bir
sisin içine alınıyor ve sis havalanıp yok oluyor.
O
kimseler öldürülmedi. Sadece zamanda ileri fırlatıldılar. Zaten şeytan üçgeni fırtınalarında
kaybolan tüm yolcuların gittiği yer de üç asır sonrası. Çok
komik ama, orada karşılanıyorlar ve durum kendilerine
açıklanıyor.
Her
nedense elektromagnetik
ışımalar hep 300+9
yıl oluyor. Yani 2001 yılında ışınlanan biri 2310
yılında var oluyor...
Şimdi
Kehf'i hatırlayın, paraları 309 yıl sonra antika
olmuştu. Ama kendilerine mağarada uyumaları 8 saat gibi
gelmişti.
8 saat => 300+9 yıl
ederse 24 saat kaç yıl eder? Yanıt bekliyorum.
<> 927
Diyelim
ki yuvarlak hesap BİN yıl olsun. Bir
günün bin yıl olduğu bir ayet hem Kur'an'da, Hem İncil'de,
hem Tevrat'ta var. Üç kitap birden bunu yazıyor. Üstelik Kur'an'da bir günün 50 bin yıl olduğu
ayeti de cabası.
Demek
ki, şimdi kaybolan biri 8 saat sonra, cebindeki günümüz parasıyla,
hatta gazetesiyle, 8 saat => 300+9 yıl sonraya gidecektir.
<> 1914'te kaybolan İngiliz
alayı şimdi 2223'te.
Ceplerinde
sterlin, penny, yanlarında o günün gazetesi vardı belki de. Ama
gittikleri yılda o paralar antika, gazete ise 309 yıl öncesine aitti.
Böylece
Atatürk'ü kınayanlara, ona Deccal diyenlere aldırmayın. Allah
seçti ayet var. Hatırlarsanız "We
Li külli Kawmin Had" diye yazmıştım. İşte bu
Ayet bile ATATÜRK kokuyor.
Eğer
o olmasaydı, el kadar bir yerde ve Taliban
rejimi ile yönetilecektik.
Benim
bir sözüm vardır: EN BÜYÜK
LAİK ALLAH'TIR diye... Yani Allah, kulu ile arasına ÜÇÜNCÜ
şahıs istemiyor. Allah, o kuluna şahdamarından da
yakın olarak direkt ve dolaysız tecelli ediyor.
Ama
biz tersini söylüyoruz: "Şeyhi
olmayanın şeyhi şeytandır" diye. Yalan mı?
Üçüncü şahısları Allah ile aramıza sokuyor ve onlardan şefaat diliyoruz.
Haniflik DİREKT ALLAH'tan
istemektir. Allah, ağır işitmez, özürlü değildir,
kulaklık kullanmaz.
<> Demek ki şeyhi
şeytan olan şeyhsiz yaşayamaz.
Evet.
Bu konuda Kur'an'da Şuara
suresi sonunda sanırım, 221 ayetlerde "Şeytanlar kimin üzerine iner?" diye başlayan
bir ayet vardı.
<> Peki Biz misaller veririz,
onu alimler anlar ayeti var, anlamak için alimlere ihtiyacımız yok
mu?
Onu
anlatıyorum. Ama ALİMi tanımlamak gerekir.
<> 26(Şuara)/221;
Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi?
<> 222; Onlar, günaha, iftiraya
düşkün olan herkesin üzerine inerler.
<> 223; Onlar, (şeytanlara)
kulak verirler ve onların çoğu yalancıdır.
<> 224; Şairler(e gelince),
onlara da sapıklar uyar.
Şeytanların
ise kime ineceğini size haber vereyim mi?
Burada
iki tanım var: Onlar, günaha,
iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler.
İlki
şeyhler, ikincisi de evliyalık iddiasında bulunan
çoğu sapık tasavvuf ileri gelenleri. Ama ayet, dikkat edin, gerçek
tasavvufçuları koruyacaktır.
Bunlar,
(şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu
yalancıdırlar. Şairlere (gelince), onlara da sapıklar
uyarlar.
Ayetleri
sonuna kadar yazalım, bu intikam ortaya çıkacaktır.
<> 26(Şuara)/225,226;
Onların her vadide şaşkın şaşkın
dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları
şeyleri söylediklerini görmedin mi?
<> 227; Ancak iman edip iyi
işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa
uğratıldıklarında kendilerini savunanlar
başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi
akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.
Oradaki
kelime İNTİKAM'dır.
Bir başka mealden yazarsanız, 227'de intikam alacakları
yazılıdır.
Haksızlığa
uğrayan TASAVVUFÇULAR; Muhyiddin'i
Arabi, İbni Haldun, Hoca Ahmet Yesevi, öğrencileri ve
onların öğrencileri olan Hacı
Bektaş Veli, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Mevlana vb.
<>
MHB? [Mevlana Halid Bağdadi]
MHB tarikattan
kopmuştur. Bakın bizim insanlarımıza neler yaptılar?
MHB'nin hiç bir fikri yoktur. Yazdığı kitaplar ise basittir.
<>
MHBnin kitaplarını nerde bulabiliriz? Özellikle Hızır
tezkiresini?
Her yerde var, ama
çoğunu öğrencileri yazmıştır. Hızır Tezkiresi MHB'ye ait değildir. Ama şu da
bir gerçek ki, ilk Ekim Bey => M.
Halidi Bağdadi'dir.
Tezkireler hep bu isim
altındaki emanetçilerde
durmuştur. Ben bile sadece iki sayfanın fotokopisini gördüm. Mektupla
göndermişlerdi. Ben bile kendisini orijinalini görmedim. Şu anda Dr. Siegfriued Saga diye birinde.
Telefonla, Şu
anda o müthiş şeylerin üzerine ipek okşar gibi dokunuyorum, çok
heyecanlıyım, demişti bana.
<>
İlk Hekim Bey o zaman gelecekten gelmiş?
Hayır, MHB
gelecekten gelmedi. İlk ekim bey o.
Şu anda ben HANİF din için sorumluyum. Ama
şu ana kadar ben böyle bir belgenin fotokopisindan başka bir şey
görmedim.
Hemen herkese böyle
iki-üç sayfa (ayrı ayrı ve
bilimdeki uzmanlık alanına göre) gönderiliyor. Yani bir araya
gelsek bile sadece fotokopileri var elimizde.
<>
Adlerin Zig-Zag üyesi olması gerekiyor?
Hayır, Adler
NORMAL TARİH AKIŞI İÇİNDEKİ BİRİDİR.
Siz gibi... Ama onun yerine konan Alois Hiedler ise zaman yolcusudur.
Adler'in ilk adı
Alias Olaf Adler. Bu yüzden KMA'ların ön adlarına Alias konur. Alias
bilgisayar dilinde de kullanılıyor. Arma da deniyor. Alias BAĞ
SAHİPLERİNDEN İYİ OLANI.
Web search olarak
Alias Carlos Allende'ye bakınız kimdir? Ya da Karl M. Allain?
Buldunuz mu? Bulan var mı?
<>
Alias Carlos Allende: The Mystery Man Behind the Philadelphia...
Evet Philadelphia
deneyini YAPTIRAN kişi. Borges ise sonraki, onun
yardımcısı.
<>
Bunun adı ne?
Hansel Heiberg. JR'si
de var. Axel Heiberg'in torunlarından. Ben ise değilim. Beni web
search olarak Hansen Aiberg ve Hans Eiberg diye bulabilirsiniz.
Aiberg ve Eiberg
aynı şey. Çünkü AE birleşik bir harf var. Nasıl ki
Almancada umlautlar örneğin noktalı A AE diye yazılıyorsa,
bizde de ya Aiberg ya da Eiberg diye yazılıyor.
<>
ä, e okunuyor
Evet, Danimarka
dilinde ise birleşik oluyor, AE birleşik yazılıyor. Bunu
dünya dillerine ya Aiberg ya ad Eiberg diye çevirebilirsiniz. Hansen ya da Hans
Eiberg gibi. Ama Heiberg değil. Zaten baştaki H harfi de okunmayan H
(Fransızcadaki gibi).
Her neyse, ben
oralardayım, Zigzagçılarımızdan bir kaçı da oralarda.
Ama konu Alias değil, Alois. Yahudiler Alias demez, Alois der. Alois
Hiedler'i bir Web Search edelim.
<>
Adolf Hitlers family diyor, Hitlerin babası.
İŞTE BU!
Adler gider, yerine Hitler gelir.
Adler çok iyi bir
insandı, derken; siz gibi, Atatürk gibi, iyi bir insandı ve kendi
çağının insanıydı.
İngiliz
adalarını zaptetti, derken; Amerika'da Nevada çölüne atom
başlıklı V-3 roketi gönderdi, derken; Çernobil'deki Rus birinci
Ordusuna "Nötron bombası" gönderdi, derken; işte
yazılı olan tarihi anlatıyorduk.
Hızır
çocuğu öldürmeseydi, gemiyi delmeseydi vb, tarih akacaktı, Adler'inki
gibi. Akma tarihe müdahale edildi, Adler EBEDİYEN iptal oldu. 12'lik dünya
düzeni kalktı. Çünkü o düzeni Adler kurmuştu.
<>
Zaman polisi niye bir şey yapmadı?
Daha Time Traffic
Cop'a gelmedi konu. Zaten konu olarak en son Şİ'RA
yıldızında kalmıştık. Oradaki HYBRİD deney
yaratığında. Hatırladınız mı? O time
travelling mekanizması. ŞİRA denen WEMB (12 lik sistemin)
başkenti.
BİR İNSANLI
DENEY YAPILACAKTI. Bu deneydeki insan asla tarihe
karışmayacaktı. Ama o gece birileri o aracı eline geçirdi.
Onların tamamı Yahudiydi.
Adler düzeyinde
kesinlikle ırk ayrımı yoktur. Herkes eşit ve eşgüdümlü
sistemde yer alır. Bu yüzden normal bilim adamları gibi onlar da o
aracın ve araştırmanın içindeydiler.
7 kişi
Tarık'ı (Dhurakapalım) çalıştırdı...
<>
1956'da normal bir DNA bulundu.
(Evet, hibridler
doğrudur, 1956 ve İKE (Eisenhower) dönemi.)
Tarık, tokmak
gibi sert çarpan, çarptığı yerden geri fırlayan demektir.
Bunu mutlaka Arapça ya da Osmanlıca sözlüklerde bulursunuz.
Şimdi olay
şu: Zamanda ileriye, Bermuda'daki babam da gider. Binersin
ışık hızındaki dalgaya, seni parçacık gibi 309
yıl zıplatır. Ama geriye gelmek için önce zamanın sonuna
gideceksiniz.
Işık
hızına ulaştığınızda, maddeniz enerjiye
dönecektir ve bu arzu edilmez.
Zamanın sonu
kıyamettir elbette. Kıyamet kopmadığı içindir ki,
oraya bir bilardo masasının bandına çarpıp, aynı
açıyla yansırsınız. Yani tokmak gibi duvara çarpar ve aynen
yansırsızınız. Yansıma BAND'dan G E R İ Y E
olmaktadır.
Zamanda geriye
gitmenin 4 yolu vardır.
Bir halka tekillikli
dönen karadelik bulursunuz. Halka tekillik boyunca geri gelirken yola
çıkmakta olan kendinize rastlarsınız. Yani GEÇMİŞE
dönersiniz.
Bunu tarihte ilk kez
Zülkarneyn'ler başardı. ZigZag düzeyinde de Paul Kamensberg, iki
yıl önceki haline gitti. (KLMN deneyleri ve Montauk vb.)
<>
JKLM deneyleri yazıyorsunuz kitaplarınızda, ama burada klmn
dediniz?
Evet N deneyi eklendi,
Montauk diye bir projedir.
<>
Yani iki kişi oldu zulkarneynler?
Zulkarneynler,
Kehfler, BİR TEK değildir. Kehf suresindeki tüm zikredilenler için
sabit bir sayı vardır. Onlar üçtür, dördüncüleri HYBRİD'dir.
Onlar Beştir altıncıları HYBRİD'dir. Onlar 7'dir
sekizincileri Hybrid'dir.
<>
Kıtmir?
Kıtmir =>
Çekirdeksiz meyve.
Başka bir
şey daha: Adana'da Sabancı'nın meşhur çekirdeksiz KARPUZU
yetiştirilir ve ihraç edilir. Bu karpuzun bir tek çekirdeği yoktur. O
karpuz bu yüzden kendisi üreyemez. Kısır bir dişi gibidir.
Onu üreten sır
ise Sabancı'nın "At ve eşek" çiftleştirmesi olan
anne ve baba karpuzdan geçiyor. HYBRİD bu demektir.
Kıtmir =>
Katır => Hybrid hepsi bir.
Zulkarneynler TEK
değildir, Kehf'ler de tek değildir.
<>
Üstelik bu değişik bir canlı. Yaşama olasığı
var mı?
Var ama,
"Mağaranın ağzında" yani kollarını öne
uzatırsa. Bu ne demek? Kehf suresinden bulabilirsiniz. Bulacak var
mı?
Arama için kelime:
Köpekleri de ayaklarını mağaranın girişinde
uzatmıştı.
Sistemin içinde ama,
bir parçası dışında. Hybrid'ler böyle yaşayabilir.
Sistemin tam içinde ya da dışında kalamazlar, ölürler.
Onları bir kuvvet, perçemlerinden ve topuklarından
yakalamıştır.
<>
18(Kehf)/17; Baksaydın, güneşin mağaralarının sağ
tarafından doğup meylettiğini, sol tarafından onlara
dokunmadan battığını, onların da mağaranın
genişçe bir yerinde bulunduğunu görürdün. Bu, Allahın
mucizelerindendir; Allahın doğru yola eriştirdiği kimse
hak yoldadır. Kimi de saptırırsa artık ona, doğru yola
götürecek bir rehber bulamazsın.
<>
18(Kehf)/18; Kendileri uykuda oldukları halde sen onları uyanık
sanırdın. Onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de
mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış
yatmakta idi. Eğer onların durumlarına muttali olsa idin dönüp
onlardan kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
<>
18(Kehf)/109; De ki: Rabbimin sözleri için derya mürekkep olsa ve bir o kadar
da ilâve getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir.
Çünkü bunlar da muhkem
değil müteşabih ayetler. Müteşabih=MİSAL=İLERİ
İLİM AYETLERİ.
<>
Bu hibrid gelecekten geldi değil mi?
Ehli kehf zaten
geleceğe gittiler. Zamanları bize göre bir saat= 309:8 yıl=???
<>
30,6
Evet bir saat =>
30,5 yıl. 60 dakika=/ bir dakika=?????
<>
İki dk bir yıl.
Ya bir saniye?
<>
1 ay
<>
18 gün
Hangisi?
Şimdi bu rakam,
bu faktör çok önemli, bir saniyemize karşılık 14 gün
geçmektedir. (Bunu daha sonra açacağım.)
Düşünün, sizin
tiktaklarınız birer saniye arayla, ama orada gördüklerinizin
tiktakları ise hafta aralıkla çalışıyor. Yani siz
fişek gibi koşarken, onlar öylece mağaralarında blok zaman
düşmüş, donmuş gibi duruyorlar.
Ölü olsalar, ölüdür
der, geçersin gidersin. Diridir deseler, oturup konuşursun,
uyandırır kahvaltı edersin. Ne ölü ne diri. Ne gömebiliyorsun,
ne konuşabiliyorsun.
Sen onları
görseydin, DEHŞETLE KORKUP KAÇARDIN. Bu ayet yukarıda
yazılı: Sen onları görseydin, Dehşetle korkar oradan
kaçardın.
ÇÜNKÜ? >>> Ne
ölü, ne diri. Peki "Nedir" diye kaçardın? Doğru mu?
Bir canlı
heykelsiniz çünkü. Onlar bizi görseydi, salisenin binde birinde biz yok
olacaktık. Onlar korkar mıydı? Birden görünüp de
kaybolduğumuz için belki.
Ama köpekleri
korkmazdı. Çünkü biz gözlemciye kollarıyla değiyor
olacaktı.
Şöyle bir
düşünelim: Cinler ışık hızına yakın giden
enerji olmuş (Madde olamayan) insanlardır. Bizler de enerji olamayan
ama madde olan Cinleriz. İkiz gibiyiz. E=mc2 gereği onlar E biz ise
m.
Onların 1
yılına karşılık, bizim 14 yılımız
geçmektedir. Yani biz yüz yaşında isek, bizimle birlikte doğan
ikizimiz CİN 1400 yaşında olacaktır. Oysa ikimiz de 100
yıl yaşamaktayız. Kimse kimseden uzun yaşamıyor.
Sadece görecelik var.
Bize göre onlar 1400
yaşındalar (Yanlış). Onlara göre ise, tam on nesil bizler
hızla büyüyor, yaşlanıp ölüyoruz. On kuşak böyle oluyoruz.
Ashabı Kehf ve
dışarıdakiler aynı yaşıyorlar. Ömürleri
yetmiş yıl ise yetmiş yıl. Ama birinin zamanı
hızlandıysa ya da yavaşladıysa, birbirlerini göreceli
olarak izliyorlar.
Ayet ne diyordu?
>>> SEN ORADA OLSAYDIN (Yani fizikteki, relativitedeki GÖZLEMCİ
FAKTÖRÜ.)
Burada bildirilen
GÖZLEMCİLİK AKSİYON VE POSTULATI. Yani RELATİVİTE
haber veriliyor. SEN GÖZLEMCİ OLSAYDIN, DIŞARIDAN BAKSAYDIN
DİYOR ALLAH, Korkup dehşetle kaçardın.
Adamlar donmuşlar
kalmışlar. Öyle bir donmuşlar ki 309 yıl gibi geliyor
insana. Bu arada gözlemci de on kuşak önce ölmüş olurdu.
Bilirsiniz şu
relativiteyi. Hep böyle şaşırtır ama Kur'an'ın bunu
HABER VERMESİ çok şaşırtıcı.
Üstelik Kur'an oradaki
bir KARANOKTAYI da haber veriyor. Mağara dediği yer KARADELİK
OLAY UFKU. Köpek daha tam girmemiş, tekilliğe girmemiş.
Sağa sola dönmekten
söz ediyor ki, bu da DÖNEN BİR KARANOKTA olduğunu gösteriyor, KEHF
denen topolojik yapının. Orada bir de YAPAY KARANOKTA var.
Kehf suresinde
Zulkarneyn'e bir bakınız. Getirin bana demir kütleleri diyor. Bu
ipucundan ne çıkartırsınız. Bu ayeti bulup yazabilir miyiz?
<>
18(Kehf)/95; Dedi ki: "Rabbimin bana vermiş olduğu servet ve
saltanat, sizin vereceğiniz şeyden daha hayırlıdır.
Bana maddî yardımda bulunun da sizinle onların arasına en
sağlam seddi yapayım.
<>
18(Kehf)/96; "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın
iki ucunu denkleştirdiği vakit: "Ateş yakıp
körükleyin" dedi. Demiri bir ateş koru haline getirince. "Bana
erimiş bakır getirin üzerine dökeyim" dedi.
<>
18(Kehf)/97; Artık Ye'cuc ve Me'cuc bu seti ne aşabildiler ne de
delebildiler.
Rabbinin verdiği
TAM BİR DONANIM, GELECEĞİN TEKNOLOJİSİ. SİZ
GÜCÜNÜZLE YARDIM EDİN => Bana peynir ekmek vb verin, besleyin, size
bakayım, para pul istemem, diyor.
Ayette bu donanım
anlatılıyor: "Biz ona daha nice nice şeyler (Teknolojiler)
vermiştik, diyor.
Demir kitleleri
dediği yapay karanoktacık için. Bilirsiniz ve bunu Web'den
arayabilirsiniz. Kitaplarımda da var.
<>
18(Kehf)/84; Doğrusu biz onu yeryüzüne yerleştirmiş ve her
şeyin yolunu ona öğretmiştik.
YANİ BİZ
ONU UZAY-ZAMANDAKİ O TARİHTEKİ YERYÜZÜNE
YERLEŞTİRDİK. (Gelecekteki yeryüzü değil, geçmişte
getirildiği yeryüzü.)
Zülkarneyn = İki
zamanlı, iki çağ sahibi, kuşaklar boyu sahibi demek değil
mi? Gelecekteki yeryüzünden geçmişteki YERYÜZÜNE yerleştirilmiş.
Alet edavat da yanında. Muazzam bir basınç oluşturacak bir 1N
içinde çünkü.
<>
1N ?
İngilizce oku ve
okunuşunu yaz >>> WANEN.
Wanen'i bilen var
mı? Wanen, Walkyrie, Walhalla. W ya da V ile de yazıp bir web search
edelim mi, mesela Wanen, Valhalla? Bulamadınız mı?
<>
Wanen tanrısı?
İşte o
Zülkarneyn. Almanca Luft Wanen dediği de ufo.
<>
Atlantis mitolojisi diyor.
Hayır Germendir.
Valhalla'ya bakarsanız, Germen efsanesi olduğunu görürsünüz.
<>
Germanische Mythologie sayfaları geldi
Güzel. Oradan
Valhalla'ya bakınız.
<>
Wothan hakkında ne diyeceksiniz?
(Wothan, Odin.)
Valhalla'yı
bulun, yani doğrudan valhalla yazın, sayfalar gelir, valhalla yok mu?
Bulup sonra okursunuz. Gelecekte de valhalla var. Walhalla da deniyor.
<>
Minesota Vikings yazdı.
Ama ben Tennessee ve
Mississippi Vikingiyim.
Mythos olarak
bakarsanız size şunu yazacaktır. Ticari olanlara bakmayın.
Bu saatte Valhalla'yı bulamadız?
<>
Alte gotterberichten und sagen?
Evet o.
Bulutların üzerinde havada duran ve germen
savaşçılarının ölünce gittiği Cennet. ŞİRA
da havada durmuyor muydu.
<>
Shamballa ve valhalla?
Hayır, bakman
gereken Şamballa değil, kuzey kutbu yönündeki Valhalla. Orada
nordischen paradies yazdığı, Kuzyelilerin cenneti, ya da
kuzeydeki cennet demek yazdığı.
WALHALLA'nın
inşa edilmesinden söz ediyor. Yukarıda gökyüzünde duran Cennetimsi
bir şey. Şüphesi olan var mı? Varsa, ödev olarak
Valhalla'yı araştırıp gruba asacak :-))
Valhalla ismi nedir
biliyor musunuz? >>> Walhalla'yı TERS okuyunuz. Allah ve Law.
Allah yasaları. Allah Love. Allah sevgisi.
İşte Nur-36
ve Necm suresindeki Şi'ra budur. Allah'ın isminin (ALLAHlaw)
anılmasına izin verdiği Büyyutin=Yerleşim birimleri ve
Tarık hangarları vb.
Nur 36'yı
yazarsanız bu belli olacaktır. Nur-35'de Tarık'ın içi
yazılıyor. Nur-36'da ise Tarıkların UÇAK GEMİSİ
MİSALİ konuşlandırıldığı uzay
yerleşimi, kolonisi anlatılıyor.
<>
24(Nur)/36. Allahın yüksek tutulmasına ve içlerinden
adının anılmasına izin verdiği evlerde, insanlar sabah
akşam O'nu tesbih ederler.
ALLAHLAW yüksek
tutuldu. Orada Allah taraftarı olarak (Karşı grup değil)
ALLAH+law adıyla anılmasına izin verilen bir Şira bu. Dünya
çevresine inşa edilecek olanı ise VALHALLA yani tersi.
Dünya çevresine
yerleştirilmiş olduğunu nereden anlıyoruz?
Çünkü SABAH AKŞAM
diyor ayet, yani dünyanın zamanına tam eşitlenmiş, Mars'ta
ya da Andromeda'da değil.
Ama şira'daki
Allahlaw yöresinde zaman yolculuğuna izin veren bir dönen karadelik var.
Zülkarneyn Terminatör gibi olduğu gibi, zamanda geriye gitmesini bu
halka tekilliğe borçlu.
Fakat Shira çok uzak
ve yüksek hızda gitmeye kalksanız, iki yaşınızdaki
çocuğunuz, döndüğünüzde 16 yaşında oluyor. Eşinizle
yaşıtsanız, o da sizden 14 yaş büyük oluyor.
Kim ister ki Shira
gibi bir yere gitmeyi? Gidiyorsunuz, döndüğünüzde gencecik anneniz
yaşlılıktan ölmüş oluyor.
İşte bu
yüzden Şi'ra'nın ALLAH+LAW'ı uzakta. Ama onun yeryüzü
şubesi olan WAlhalla ise dünya çevresinde. İşte bunun için Necm
suresindeki ile Nur-36'daki iki istasyon farklı. Bunun için İKİ
BAĞ SAHİBİ adlı misallerden iki tane var.
Kehf'teki işte
Adler-Hitler kavgası ya da Alias ile Alois savaşı diyoruz.
Bazıları da Armageddon diyor.
Eğer chat'te
Kalem suresindeki İKİ BAĞ sahibine bakarsanız, Kehf ile
olandakinden aynı görünüyor ama, birinde ALLAHLAV var. Yani illa ki iyilik
er-geç kazanacak.
İkincisinde ise
farklı bir şey var. İki bağ birden bozuluyor. Hissettiniz
mi?
Bir
arkadaşımız üşenmesin, Kalem suresindeki ile Kehf
suresindeki farkı bize özetlesin. Veya bunu başka bir Chat'e
hazırlayalım. Vakitten kazanırız. Ya da yarın haber
grubuna asılırsa, oradan bu iki bağ sahibi olayına devam
ederim.
Şimdilik şu
bir iki notu daha ekleyeyim: 1n adını geçmişteki atalar mı
koydu, yoksa gelecekteki torunlar mı? Allahlaw ve Walhalla. Almanca
Allahohe.
ALLAH'IN ADININ
ANILMASINA İZİN VERDİĞİ EVLER BUNLAR. İKİ
EVLER. BİRİ VALHALLA. DİĞERİ ŞİRA'DAKİ
ALLAHLAW.
Almanca bilen var
mı? Allahohe ne demek, sözlüklere bir bakınız.
<>
aller höhe
<>
en yüksek
<>
r telafuz edilmez
<>
hoh yuksek
<>
alle höhe okunur
Allah'a eklenen
edatlara bir bakın. ALLAHOH diye bakacaksınız.
<>
Alle Hohe => Bütün tepeler ?
Bitişik, ikiye
bölmeyin. Allah'ı bulup edat ekleyin.
<>
Allerhoch => Her şeyden yüksek, her şeyden büyük.
O da değil ama
yaklaştınız. Almanca'da ALLAHOHE diye bir kelime vardır
zaten. Sözlükte bulamadınız mı? Size onun linkini yarın
bulup vereyim.
Bazı kelimeler
gelecekten geçmişe bir geri sekme (Feedback) ile gelmiştir. Dilmaç
gibi. Türkçedir. Tercüman demektir. Almancasını bulabilir misiniz?
Çevirmen, tercüman. Dol......? ile başlıyor.
<>
Dolmecer
Evet, bu DİLMAÇ
DEMEKTİR. Almanca'da bir kökü, bir anlamı var mı? Yok elbette.
Resmen Türkçe işte.
<>
Mecer
<>
Dol mecer
Dilmaç+Er (Meslek
eki).
<>
Dolman?
Evet ama bu TÜRKÇE.
<>
Aslında dolmetscher değil mi?
İkisi de geçerli;
çünkü C ile yazıldığında, İtalyanca gracia gibi hafif
ç ile z arası okunuyor. Valhalla, wanen vb.
Şimdi şöyle
düşünelim: Aya ilk giden roketi tıpatıp kitabında anlatan
kimdi? Boyuna kadar vermişti. Yıllar sonra aynı Satürn roketi yapıldı.
75 santim daha kısaydı.
Bu bir rastlantı
mı? Daha denizaltının bilinmediği bir devirde Naitilus
adlı ve ATOM enerjisiyle giden denizaltıyı kim yazdı?
>>> Jules Verne.
Kaptan Nemo'nun
Natilus'u oldu, dünyanın ilk atom denizaltısı...
Tarih bir
tekerrürdür. mü? Yoksa gelecek ile geçmiş arasında PASSENGER'lerden
başka bir de MESSENGERLER'mi var. Bu geri tepme mekanizması
kurulmuş dersiniz?
Dilmaç, Walhalla,
Wanen, 10SCE, MRS.CP, MİSS.CCP, 1N, Alaska, Athabaska, Nebraska.
(Zülkarneyn yolu, rotası.)
Bundan sonra
anlatacağımız konu şu olacak: 10SCE İngilizce okunup,
okunuşu yazılacak: 10 S C E harfleri tek tek okuyunuz.
<>
Tennessee.
Doğru, Tennessee.
Amerika'da bir eyalet. Bir de MRS.C P var. Aynı yöntemle okuyunuz.
<>
Mississippi.
Miss C C P bunu da
okuyunuz.
<>
Misssisipi.
Graceland albümündeki
Paul Simon'ın MİSS. C C P Delta'sı. O şarkıyı
bana Barny Bud armağan etmişti, onun için yazdım. Bütün
bunları sonra anlatacağım.
Gelecek konumuz ise:
Bu Adler düzeni neden Hitler düzeni oldu? Bunu önlemeye gelen
İKİNCİ EKİP yani Timebulance kimlerdir? Timebulance ne
anlama geliyor?
<>
Time+turbulance
Time+Ambulance,
kısaca Timebulance. İşte birincinin tersine
MEHDİ'CİLER yani Allahlaw'dan gelenler. Ve Valhalla'dan gidenlerin
karıştırdığı bu dünyayı nasıl
düzeltecekler dersiniz?
<>
Walhalla'dan gelenlerle?
Ama onlar ayrıca
MİB indirdi. Yani Kalem suresindeki İKİ BAĞ
SAHİBİNİN HER İKİSİ birden. Oysa SHİRA'DAN
(Allahlaw'dan) gelenler ise doğrudan Kehf suraesindeki iki bağ
sahibinden İYİ OLANI.
Bu konunun devamı
Pazar'a inşaallah. Çünkü uykusuz bıraktım sizi. Benim için sorun
yok, ama insanlar yarın işe gidecek. Diyorum ki, TSİ ile
21.00den beri insanlar mahvoldu. Acıktılar, champignon pizza bile yediler.
Sandalyeden kalkamadılar.
<>
Ben bu arada iki şeftali yemişim :)
Şeftali mi? O
tüylü yaratık ile bamya, bir de badem çağlası diyorlar, bu üçünü
yiyemeyen, antika bir insanım. Ne demekse. DİŞİM
kamaşıyor, diyesim geliyor.
Yani bilmiyorum,
diş kamaşır mı? Göz kamaşır, fakat diş
kamaşmaz herhalde. Sahi siz bu duyguya ne diyorsunuz? Mesela tatsı,
kekreli bir şey yiyemiyorsunuz.
<>
Dişim kamaşıyor denir :)
Yani ben
DİŞİM KAMAŞIYORdan başka bir kelime bulamadım.
Çağatayca var, ama bir tuhaf kelime: Cozumak.
Ve bu chat'i de
asalım, böylece bir ön etüd oluşur.
...
<>
Montauk Experience, Montauk Project diye bir şey var?
Montauk'un linkini
bilen var mı? Vortex'i ya da Vortex nedir? Web search pls. Linkini bize
verebilir misin?
<>
Montauk ufo'yla ilgili mi, yoksa yine gelecekten gelen torunlar mı?
Onu bundan sonraki
konuya koyduk ya. Önce bir araştırma açarsak, konuya da hazır
gireriz. Kod adı VORTEX. Bunun sözlük karşılığı
var. Çünkü kökü Latince.
Ama çok merak
ediyorsanız biraz söyleyeyim. Acaba insanoğlu gelecekteki torunlarının
yardımıyla bir TARIK (1N) yapabilir mi? Şimdiki imkanlarla.
Bir de,
düşmüş bir UFO ile şimdiki imkanları birleştirerek
yapabilir miyiz? Bir UFO düşmüş müdür? (İçindeki otopsi
yapılıyor ya!)
...
<>
Bunun için su 115. elementin bulunmuş olması gerekiyor herhalde?
Kimya bilen
arkadaşlarınız bilirler ki, 164 numaralı element yine
kararlı.
<>
Kurandaki 114. sure ile 144. elementin ilgisi-irtibatı var mı?
Sure sayısı
relatiftir. Ama 114 geçtiği zaman (TaHa-114, Ali İmran-114 vb gibi,
ya da Ali İmran 104, Enbiya 104 gibi ayetler, hakikaten Kur'an'da kilit
öneminde.)
114, (Elementer
tabloda kararlı adalar alt alta geldiğinde) 146 ve 164 elementler
kararlı adalarda bulunuyor. Hani soygazlar gibi, altalta geliyorlar.
Radyoaktif değil,
tam tersine çok zararsız, ama kurşundan iki kat ağır.
O yüzden
UFO'ların (Gerçek olanlarının) ÇOK KABA olduğunu
bilirsiniz. Sanki dökme demir gibi. Eski Türk havanları vardır ya,
çan gibi, TARIK öyle bir kabalıktadır.
Bunun nedeni var: Dökme
ve bütün olması gerekiyor. Çünkü zamanda geriye gidecek. Her bir parça
zamanda geldiği yere dönecek.
Mesela kol saatim geri
gidecekse, kayışı gidip bir timsahın derisi olduğundan
timsaha gidecek. Kristali yapıldığı tarihin gerisine
gidecek. Mekanik aksam, ya hurdacıya ya da toprak altındaki
çıktığı maden ocağına gidecek
<>
Bu nasıl oluyor? O zaman insan toprağa veya diğer canlılara
gidecek!
O bundan sonraki
konumuz. Ama şunu bilmeni isterim ki, gerçek ufo'lar çok ama çok
kabadır. Siz o zarif, tuhaf şeylere aldanmayın.
Gerçek ufo bir tencere
kapağından daha yüksektir. Eni ile boyunun farkı 1:2'dir.
İçindeki çalışması ise Nur-35'de anlatılmaktadır.
Dhurakhapalam
(Tarık'ın Sankritçesi, Web'de var). Keşke birinizde Peter
Colosimo'nun kitabının Türkçesi olsaydı. Le Matine de
magicienne gibi bir ismi vardı.
<>
Le matin du magicien?
Evet, büyücülerin
sabahı gibi. Ben adını böyle biliyorum çünkü,
>
Zamanın Gizli Sahipleri değil mi?
Zamanın gizli
sahipleri sizde var mı?
<>
Evrenin Sahipleri, Pauwells/Bergier.
O değil, benim ki
Peter Kolosimo'nun, Colosimo muydu yoksa.
<>
Le matin des magiciens => Büyücülerin sabahı
Doğru, çünkü o
Alman asıllı Fransız, Kolosimo olması gerekiyor.
İşte bu Dhurak+apalam. Tarık yani. İşin ilginci
Kur'an'da aynı ismi veriyor.
<>
Doğru yazılışı: Le Matin des Magiciens
Öyle mi? Tamam o
zaman, ben de bulurum onu web'den. Ben bir tek büyücünün sabahı
sandım. Büyücüler, yani pluralmış.
<>
Pauwell ve Bergierin bu kitap, Rusyada toplatılmış.
Pauwel de Hawking'in
aynı hastalığını yaşıyor.
<>
Kozyrev?
Kozirev
tutuklandı. 1965 yılında bıraktılar. Eğer
tutuklanmasaydı, K.M.A o olacaktı.
<>
Ezechiel'e ne dersiniz?
Hayır, onun
adı Hezekiel => Zülkifl . Kur'an'da bir yerde adı geçiyor. Ama
Tevratda Kerrubi'ler denen bir tuhaf aracın sürücüsü konumunda.
Kerrubiler Kur'an'da
da var, Karrebun diye. Allah'a en yakın melekler demek.
...
Ben doğrudan
Kur'an'ın içindeki 7 iç içe anlamı veriyorum. Kur'an'da her şey
vardır. Üstelik burada asla ve asla sci-fi, bilim kurgu da yapmadık.
Zorlayarak da bir
şeyler yapmadık, her şey kendi kendine yerini buldu...
Herkese çok
teşekkürler.
Bye
Slm Slm
26
Eylül 2001
----------------------------------------------------------------------------------------------------------Ċ-----Ç