054 - 1 Şubat 2002 Cuma | |
Selam ve selam candaşlar, “Tarık Suresi” Yukarı "Andolsun GÖĞE ve TARIK'a. Tarık nedir idrak ettin mi?". İlk ayetler bunlardı. Fotonları örnek vermiştim. Herbirimiz bir foton oluyoruz ve sabit 300 bin km hızla hareket ediyoruz. Herkes aynı hızda gidince de "HAREKETSİZLİK" gibi bir duygu oluşuyor. Çünkü mesafeler hiç kapanmıyor. Herkes herkese eşit uzaklıkta ve değişmez bir aralıkta bulunduğundan, sanki EVREN HAREKETSİZDİR. Kişiler (fotonlar) birbirinin farkında değillerdir, herkes bir ANA RAHMİNDE gibi yapayalnızdır, yalnızbaşınadır. Diğer bir kişiden haberiniz olması için ona gitmeniz gerekir mesela elinizi uzatıp orada biri var mı diye bakmak gibi. Ancak bu da imkansızdır. Çünkü elinizi uzatmak demek son hız olan C hızından BİRAZ fazla gitmek demektir. Bu da (hızlar toplanması yasaklandığından) mümkün değildir. O zaman şu değişiklikleri farkedersiniz: Işık hızına doğru hızlanırken geride bıraktığınız uzay-zaman 4 boyutlusu ışık hızında ortadan kalkar. Tüm evrenler (semavat) ve biçimler (örneğin galaksi ve yıldız pırıltıları) gider. Onların yerine BİR TEK uzay gelir. Bu artık uzay-zaman da değildir. Gökler (uzay-zamanlar) sadece ZAMAN boyutuyla algılanırlar. Zamanın akma hızı=Işık hızıdır. Işık hızıyla gitmektesiniz. Zaman durmuştur. Zaman boyutu sonsuz genleşmiştir. Bu durumda galaktik uzay da ortadan kalkar. Yıldızlı gökyüzü yoktur. Bunun yerine bloklanmış bir uzayda bir bileşke ortamındasınızdır. Bu ortamın bir adı var: Kurşuni hiçlik ya da gri yokluk. Gri hiçlik şu anlamdadır: Bir tek SİZ varsınız GİBİ. Çünkü bir başkasının yanınızda olduğunu anlamak için ondan size IŞIK gelmesi gerekir. Biz evrenle ışık (fotonu) aracılığıyla haberleşmekteyiz. Kaldı ki bu fikir jimnastiğinde kendimizi bir FOTON yerine koyduk yani bizatihi ışığın kendisiyiz. Bunun anlamı şu: Işığın kendisi olmak demek, bir şeyin kendisine PARLAMASI demektir. Yani kendi ışığınızı görürsünüz, başkaca bir ışık daha görmezsiniz (tüm fotonlar aynı durumdadır). Dolayısıyla siz sadece kendi pırıltınızı algılarsınız. Kalan herşey "Kurşuni" ve "Hiçlik" ten ibarettir. Bunların 7 anlamı var. Aslında kabir, vb. de böyle. Kabir yaşamı kurşuni hiçlik de enterne ve bloke olmaktır. Gri yokluk bölgesi hem KARAKABİR'dir, yani ölümün ardındaki yaşam. Fakat neden ve sonuç aynı hızda aktıklarından birbirini kovalamadıklarından nedensiz sonuç ve sonuçsuz neden çakışması olur. OL=ÖL (Oluş=Yaratılış/doğum/neden). Ölüş=Kıyamet/ölüm/sonuç'tur. Önce doğarız sonra ölürüz. Bu ışıktan yavaş hızlar için NORMAL olan nedensellik ilkesidir. Ancak neden ile sonuç arasındaki mesafe (doğum-ölüm arasındaki ömür) hızlandıkça KISALIR. Sonuç daha yaklaşır. Neden ışık hızına hızlanınca da SONUCU yakalar. Neden=Sonuç (OL=ÖL) olunca da artık UZAY-ZAMAN ve evrenler, galaktik görüntüler her bir şey gider, yerine gri bir hiçlik gelir. Gridir çünkü TEK SİZ kendinize parlamaktasınız. Kalan ise adı üzerinde HİÇLİK ama zifiri siyah ve kör karanlık değil. O kurşun rengidir. “Twilight”tan çok daha koyu... Neden gri? Çünkü PARILDAYAN yani KARANLIĞI DELEN TEK VARLIKSINIZ. O parıltınız nedeniyle karanlık artık karanlık değildir, loş renktedir. Neden Hiçlik? Çünkü sizden başka hiçbir şey daha yoktur! Ve yeniden ayeti anımsayalım: "Göğe ve Tarık'a andolsun!". Kur'an'da her yerde çoğul olan GÖKLER burada tekildir. Sema=Gök ışık hızında tüm evrenlerin (Paralel evrenler, anti evrenler, negatif evrenler, antiparalel evrenler, ve de "Rabbil alemin'in alemleri" olan gökler=Uzay-zaman birliğidir. Tümü birden bir yukarı sistemin (Süper Uzay) üyesidirler. Süper Uzay ışıkhızıyla devinmekte/titreşmektedir. Dolayısıyla anında var ve yok olan GEON denen bir topolojik tüneller, mağaralar sistemidir. Neden=Sonuç aynı anda olduğundan bir GEON'un DURUMUNU ve konumunu (uzay ve zamanını) aynı anda hesaplayamazsınız. Çünkü BELİRSİZLİK ilkesi işbaşındadır. Herşey kesinkes BELİRSİZDİR. Belirsizlik ilkesi ise, Allah'ımızın evreni kontrol sırrıdır. Yani belirsizlik ilkesiyle "Yarını" bilemeyiz. Bu ilkenin diğer adı Kur'an'da Alemül ĞAYB=Kayıp alemdir ve ĞAYB olan şeyleri ALLAH'tan başkası bilemez. Ğaybı bilmek Allah'a özgüdür. O dilerse Ğaybı bildirir ve bilmiş olursunuz. Yoksa Ğaybı (karanlığı) taşlamış olursunuz (ayet). Allah kimseyi ĞAYBINA MUTTALİ etmez. Kesinsizlik (İndeterminizm) ilkesi demek =ĞAYB alemi ilkesi demektir. Ve ĞAYB ALEMİ ŞUDUR: Kurşuni hiçlik alemi... 7 anlamı var bunların tabii, örneğin ikinci anlamı şu: Siz tek bir fotonsunuz ve kurşuni hiçlik de meşhur KARACİSİM (Planck'ın ünlü siyah cismi). Küre biçiminde simsiyah bir güllenin sadece bir deliği vardır ve buradan sadece BİR TEK foton girmesine izin verilir ve o bir tek fotonun enerji düzeyi ölçülerek, ünlü Planck sabiti hesaplanır ki bu da quantum teoreminin ta kendisidir. Kurşuni hiçlik=Siyah Cisim fenomenidir. Her kelime 7 anlamlıdır. Eğer misal ise 14 anlamlıdır. Eğer misal kelimesi iki kez geçiyorsa, o ayet (Melime, cümle vb.) 49 anlamlıdır. Gri hiçlik'in ilk anlamı en basit olarak “Planck Karacismi”dir. Bir diğer anlamı da AŞAĞI MİSAL ALEMİ'dir (Wheeler uzayı Super Space ve Geon'lar, meraklısına...). Bu uzayın matematik isbatını Feinberg yaptı, Wheeler öngördü. Dolayısıyla matematik isbatı yapılmış bulunan bir uzay demek, VAR demektir (O uzayı laboratuara sokamazsınız. Hep teorik kalacaktır). Matematik kanıtı yapılmış herşey ZATEN vardır. Bilimin reddetmediği tam tersine kanıtladığı her şey ZATEN VARdır. Bize onun keşfi kalıyor... Işık hızına erdiğinizde, tüm alemler (Negatif/anti/.....vb uzaylar) ortadan kalkar. Sayısız paralel evrenin yerine bir tek VEKTÖR=Yöney uzay gelir. Yani sonsuz sayıda evren bir tek model olurlar. TEK BİR GÖK olurlar "Andolsun GÖĞE...." bu demektir. "Andolsun göğe ve TARIK'a...". Sıra geldi TARIK'a. Bu Tarık neyin nesidir? 1: Andolsun o göğe ve Târık'a, Bundan önce bu ayetleri okurken ne anladığınızı bilmem ama artık HANİF bilimadamlarısınız. İşler değişti. Tarık için bilmem ne yıldızı bilmem ne gezegeni diyemeyiz artık... Elimizde sağlam bir veri var. SİZ ışık hızında giden bir fotonsunuz, tüm GÖKLER kalktı yerine bileşke bir tek gök çıktı ve orada siz de BİR TEKSİNİZ, BİR TEK SİZ KENDİNİZE PARLAMAKTASINIZ... 2. ayette bunu vurgulamak için soruyor: "Tarık nedir idrak ettin mi?", diyor Allah'ımız. Ve bir nebze idrak etmeye başladık artık. İzleyen ayette şu ifade var: "En necmü Sakıb". NECM=YILDIZ MIDIR? Sakıb (Sevakib vb.) kelimesi olmasaydı evet YILDIZ diyecektim ama sakıb (içsel ışıma) denince iş FOTON oluverdi. En mini mini minnacık yıldız anlamında. Size KANDİL derler inanmayın (candle, kandil zaten Arapça). Sakıb/sevakib 7 anlamlıdır elbette: 1. Yıldızların FUSİON TANDIRI'nın adıdır ve Sevakib biçiminde yazılır. Yapay yıldıza bir örnek NUR 35. ayettir: Nur 35: Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. Yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. Nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara misal verir; Allah her şeyi bilir. Hemen yorumlayalım: Allah GÖKLERİN (göğün değil, GÖK de sadece kendinize parlarsınız) ve YERİN (galaktik uzayın) NURUDUR. O'nun nurunun MİSALİ: Bir fanus içindeki ışık kaynağı (Fusion reaktörü) gibidir. Bu yapaydır çünkü: KRİSTAL içine alınmıştır (Züccac=Kuartz dahil tüm kristaller). Laser'in elde edildiği quartz kristaliyle aynı ve sırada LASER'in kohorent (tek dalgaboyu) noktasal ışıması var ki şöyle anlatılmış: Billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir. İŞTE SAKIB VE NECM (Yıldız) yani FOTON kelimesini ve yanında da “bonus” olarak “Laser” ışığının bir noktacığını yakaladık. Bunun yapay yıldız olduğunu şuradan da anlıyoruz: “Bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen”, diyor ayet. Doğuya ve batıya DEĞİL diyor ayet ve KUZEY-GÜNEY kutuplarını haber veriyor (elektrikte + ve - , mıkratısta N ve S kutupları). Nur-35'e döneceğiz Allah inşaa... Şimdi şuna mutmain olduk mu? İçinde Sakıb ve NECM geçen ayetler artık yıldız değildir. Fotondan başlayarak YAPAY bir alete kadar uzayan bir misaldir. Bakın 49 anlamlı bir ayetti bu. Çünkü iki kez misal kelimesi geçiyor. 1. O'nun nurunun MİSALİ Ayette iki kez misal geçince oldu 49 anlam ve NECM bu kez YAPAY yani insan eliyle yapılmış bir ARAÇ oluyor. Manyetik şişeli (Laser fotonu), ışık hızı tepkimeli cam-pencere içinde bir alet. N-S nedeniyle "İKİ KUTBU " olan ve elektromagnetik özellikli bir ALET, vs. Ve biz bu aleti daha sonra incelemeye alalım. Şu anda önemli olan TARIK'taki NECM (Foton) örneği olan SAKIB ve bunun YAPAY bir ayet olduğunu kanıtlayan TARIK ismine yoğunlaşalım. “Tarık nedir idrak ettin mi?” diye soruyor Rabb’imiz. Bir de ben soruyorum: Şimdi BİLDİK Mİ? Kapıyı araladık mı? “O karanlığı delen bir yıldızdır", diyor ayet. Hemen düzeltelim: "Sadece kendine parlayan bir foton veya BİR evren gezmeni ALETtir”. Karanlığı delen değil, karanlık değil zaten... “Kurşuni hiçlik” o. Delen de değil, "Kendine parlayan bir yıldız". Şimdi ayetteki TARIK daha da belirginleşti. IŞIK HIZIYLA gittiği ve bu yüzden saf enerji konumunda olduğu, dolayısıyla da sadece kendine PARLADIĞI ve kendine parlayan herşeyin de GRİ HİÇLİK içinde kaldığı iyice anlaşıldı... O halde Tarık Suresi’ne derinlemesine girelim: 4: Hiçbir nefis yoktur ki başında bir denetleyici bulunmasın. Önce 4. ayeti açalım: NEFS=BİRİM, Nefs=Unit, Nefs=Her bir ÖZ, Nefs=Her bir kimlik, vs. Hiçbir tane birim (foton mesela) bulamazsın ki "İNDETERMİNİZM" belirsizlik ilkesi ile kontrol edilmesin. Kesinsizlik ilkesi Allah'ımızın evreni KONTROL sırrıdır, bunu unutmayalım. ĞAYB ve MİSAL alemidir. Şimdi bir foton KENDİ BAŞINA parlıyor. TEK kalmış koca süper uzayda (aslında her biri TEK kalmış sonsuz NEFS var orada) herbiri kendine parlıyor dolayısıyla Üst-Uzayı "AYDINLATMIYOR" ve o üst uzay da GRİ HİÇLİKTE KALIYOR. Fotonu/Tarık'ı denetleyen ÜST kontrol mekanizması var. "Gök"te her bir foton kendi başına parlayarak eşit hızda akıyor. Herşey DURGUN sanki ZAMAN DA DURMUŞ. Dolayısıyla gökcisimleri vb. ortadan kalkmış ve gri hiçlik işbaşında. Güneş’ten çıkan foton Dünya’ya 8 dakika sonra gelir ve yüzeye düşer. Şimdi biz o fotonun yerine koyalım kendimizi... Biz duruyoruz ya (öyle sanıyoruz kendimizi, ama aslında ışık hızıyla gidiyoruz). Biz duruyor olunca şunu görüyoruz: Güneş bizden uzaklaşıyor, tersine Dünya da bize yaklaşıyor. Yani FOTON uzay-zamanı katetmiyor, o duruyor, uzay YÜRÜYOR (Güneş uzaklaşırken, Dünya yaklaşıyor ve Dünya’ya çarpıyor foton ve/veya Dünya bize gelip çarpıyor. UZAY IŞIK HIZIYLA HAREKET EDİYOR. Burası üst uzay yani Worm Hole=Mini Berzahçıklarla dolu. Gri Hiçlik=Super-Space demek. Worm Hole, bir ucu karadelik çıkışı ise akdelik olan kurtçuk/solucan delikleridir. Bunların her biri bir BERZAHÇIKTIR. Süper uzay =Misal Aleminin dokusu bu BERZAHÇIKLARDAN İBARETTİR. Worm Hole denen tünel süreci Quantum sürecidir. 11 boyutlu “Süper String”lerin İÇİ 'dir. Bu iç bölgeye berzah denir. Allah'ın tecellisi orada olduğundan aynı zamanda Hablilverid (şahdamarı) İÇİ de denir. Kurşuni hiçlik BİR TEK SİZİN NEFSİNİZİN yer aldığı “Planck Siyahcismi”dir. Eğer tümünü o siyahcisme soksaydık, "Güneş'in bizden ışık hızıyla uzaklaştığını ve dünyanın da bize ışık hızıyla yaklaştığını görecektik. Bunun adı UZAY YÜRÜYÜMÜ. Biz dış uzayda iki nokta arasında yürürüz ama iç uzayda uzay bize yürür. Yani 4 boyutlu uzay zamanda ise "SEN YÜRÜRSÜN". Eğer berzah (süper sicim içi) açılmamış 7 boyutta isen, bu berzah (Worm Hole) aracılığıyla (Karadelik tünellerinin birbirine mesafe dinlemeden bağlanmasını anımsayınız) UZAYI sana yürütür. UZAY YÜRÜYÜMÜ bu anlamda. Yoksa Dirac teoremindeki gibi "Uzay aynı durur, biz küçülürüz, dolayısıyla da ışık tayfı kırmızıya kayar", dememiz için atomlar arası mesafenin kısalması gerekir. Angström, fermi mesafeleri sabittir, küçülmez, atomların yarıçapları hep aynıdır, vs. Atomik boyutlar hep sabittir, Kuarz titreşimlerinden biliyoruz bunu. Titreşim sayısı HİÇ değişmiyor, saat geri kalmıyor. Kur'an arkadaşımızın bir diğer ismi İLİM'DİR! aynı zamanda... Kur'an İLİM kitabıdır. Biz de şu anda ilim yapıyoruz zaten. Bu şekilde ilim yapmak=İKRA/OKU'maktır. İlmi okumak ise Allah'ı anmak (zikr) ve noksansız kılaraktan HAMD etmek demektir. Tümü OKU'dan ibarettir. İşte biz şu anda bunların tümünü bir çırpıda yapıyoruz. O kitap olmasaydı ben bir HİÇTİM. Ne biliyorsam, Kur'an=İLİM kitabından çıkarımlıdır. | |
Geri Dön Yukarı |