060 - 16 Şubat 2002 Cumartesi | |
Selam ve Selam, “Zamanda Yolculuk” Yukarı Hatırlayalım: Zamanda ileri ve geri iki tür yolculuk olduğunu anımsayalım. Geriye yolculukların bir çoğunun KARADELİK tekilliklerinin denetlenmesinden mümkün olduğunu da anımsayalım (Çıplak tekillik=Işıktan hızlı dönen tekillik). Asimetrik çıplak tekillik (Karadeliğin gök yırtığı biçiminde evren zarını çatlatıp arkadaki ÖTEKİ EVRENİ GÖSTERMESİ). Bunlardan başka iki tane daha TEKİLLİK özel koşulu var: İlki ELEKTRİK YÜKLÜ KARADELİK... Ki bu, bir insanı geçmiş ve gelecek olarak İKİ tane yapıyor. Birinciyi geleceğe doğru yutuyor, ikinciyi ise eskisinden daha güçlü bir enerjiyle "GEÇMİŞE" fırlatıyor. Yapıtlarımı okuyanlar, “Karadelik Enerjileri” (Mirac-2.cilt) bahsinde "Elektrik yüklü karadeliğe iki roket atıldığında onun birinin karadelik dönme enerjisine katıldığını, diğerinin ise eskisinden İKİ MİSLİ güçlü olarak dışarı (zamanda geri) gittiğini”, yazmıştım. İşte zamanda geriye gitmenin BU ŞEKLİNE BİR GÖZ ATALIM: Eskisinden güçlü ikinci ROKET (Foton ya da zaman yolcusu) geçmişe fırladığında, ZAMAN ZELZELESİ oluşur. Çünkü termodinamik yasa uyarınca enerji tüketilir, yani birim=BİR'den SIFIR’a doğru tüketilir... Ne var ki bir iken İKİ KATI olması ise termodinamiğe terstir. Yani zaman yolcusu GERİYE GİDERKEN artık MADDE değil, ASKIDA madde olarak geçmişe gençleşerek döner. Işık hızıyla geçmişe gitmektedir. (Kehf denen askı süresinde ya da Kurşuni Hiçlik'te bir yıla karşı 14 yıl geçmektedir). Bunun anlamı şu: Bir zaman yolcusu ister elektrik yüklü bir karadeliğe dalsın isterse Tarık denen aygıtla Uzay-üstü-uzay olan “Gri Hiçliğe” gitsin, zaman oku tersine dönecektir. Yani 20 yaşındaki bir insan düşünelim: 2020 yılında Tarık ile geri gitsin, yaşı 20 olduğuna göre doğum tarihi de 2000'dir. Ama 20 yıl gençleştiğinde, doğduğu yıl olan 2000 yılına gitmez. Anne ve babasına dönemez. Bir yıl=14 yıl olduğundan, 20 yaş çarpı 14 yıl=280 yıl geriye gider... Otuz yaşında yola çıkan biri ise 30x14=420 yıl, 40 yaşındaki biri ise 560 yıl ZAMANDA GERİYE gider ve BEBEK olarak doğar (cenindeki bebekten söz ediyorum). Bir zaman yolcusunun YAŞININ 14 katı bir sürede zamanda geriye gittiğini aklımızda tutalım. Neden yaşı kadar geriye gider? Çünkü yaşından ÖNCE yoktur yani yaratılmamıştır. İnsanın zamanda geriye gideceği son nokta YAŞI'dır. Şimdi 20 yaşındaki biri 2020 yılından itibaren geriye gittiğinde, 2000 yılına değil, 20x14=280 yıl geriye gider. Şimdi 2020 yılında zamanda geriye yola çıkan biri 2000 yılında bebek olarak doğmaz. Evet 2020 yılında yola çıkan biri 2020-280=1740 yılında DOĞAR. “Kumsaati” Yukarı Doğum günümde anlamlı armağanlar vardı. Bu armağanlardan biri de bir KUMSAATİYDİ. Kumsaati Kur'an'da yer alan bir grafiktir. Hem Hanifler hem de karşıtı Siyonizm aynı sembolü kullanmaktadır. Yani Kumsaati EVRENSELDİR ama Hanifler için önemli ve anlamlıdır. Kumsaati bir UZAY-ZAMAN grafiğidir. Işığın 45 açı derecelik yayınmasıdır. Kum saati bir karadelik ve akdelik olay ufkunun BERZAH denen en dar yerde BOĞAZLAŞMASINDAN oluşmuş bir düzenektir. Daima iki karadelik birbiriyle bu şekilde birleşir. Bir karadelik ve bir akdelik de uzay-zamanların tümü üstüste konmuş bir kumsaatidir. Üstüste sayısız kumsaati koyabilirsiniz. Bu paralel evrenler arasında bir yolculuğun simgesidir... Ama EVRENİNİZİ seçemez ve artık geri dönemezsiniz. Evrenler-arasında kaybolursunuz. Üstüste bir sürü kumsaatinin anlamı da şudur: DNA sarmalı... Yani çok-hücreli sistemlerde hücrelerarası (bireyler arası) organizasyon ve SEMBİOZ yaşama bu kumsaatlerinin ortaklaşmasından ibarettir. Yaşlanmanın mekanizması da budur. Makrofajları duydunuz mu? Yaşlılığı yani, hücrede biriken AĞIR HİDROJEN SUYUNU ölçümleyerek yaşlı hücreyi ayırt ediyorlar, sırtından damgalıyorlar. Hücrelerde yaşlanmanın sırrı biriken ağır Hidrojen suyudur. Lokman Hekim (Lukman) ölümsüzlüğün sırrını TIBBEN ağır hidrojen suyunda yakaladı ve halen ÖLÜMSÜZ. HIZIR ile birlikte ölümsüz (en son ölecekler). Hızır ZAMAN İÇİNDE rulet oynayarak ölümsüz, Lokman abıhayat (bengisu) içerek ölümsüz. Yani Anti-ağır Hidrojen suyu üreterek ölümsüz ve Zülkarneyn ise "İKİ ÇAĞ" tutarak, çağlar içinde iki noktadan (kirişten) geçerek ölümsüzdür. Tüm KEHF uyurları, Hızır ile yolculuk yapanlar ve Tarık ile yolculuk yapan herkes ZÜLKARNEYN'lerdir (bir sionist, bir Hawking, bir Hybrid vb.). Kur'an'da geçen Zülkarneyn "UZAY-ZAMANDA", gençleşmeden olduğu gibi nakledilen YEGANE kişidir. Zülkarneyn'in TARIK'ı bambaşka bir yoldan GEÇMİŞE gitmiştir ve yapay bir karanokta oluşturmuştur ve geçmişteki Yecüc Mecüc istilasını geleceğe (bilgi çağına, teknolojik nimetler çağına) ertelemiştir. Bunların her birinin 7 anlamı vardır. Yecüc-Mecüc'ün de... Mesela Mecüc=Meti=Yeşil cüce=BAKTERİ/Bitki iken Yecüc=Yeti Hayvansaldır (Amip gibi). Dolayısıyla benim 7 anlamdan bir-ikisine değinmem elbette aklınızı karıştırıyor. Yecüc-Mecüc'ü biz HALK anlamında ele alacağız aslında... Yani bir IRK olarak düşüneceğiz. Bunlar hep çift çifttir: Yecüc-Mecüc, İnsan-Huri, Cin ve Şeytan. Madde-Enerji (Enerjinin madde olmak üzere SECDESİ), düalite (hem parçacık hem dalgacık olma hali), spinlerin çift olması, vs. vs. “Kur’an’ın 7 Anlamı - Fatiha Suresi” Yukarı 7 anlam bir ALLAH dileğidir. Kur'an=NUR diyor Allah. NUR=Beyaz ışık. Beyaz ışık=7 Renk. 7 Renk=Sebul Mesani=TAYF/Spektrum. Allah ayetinde, "Sana şu 7 Mesani'yi verdik", buyuruyor. Resulullah'a... İçiçe katlanmış 7 ANLAM demektir. Beyaz ışık içinde de iç-içe katlanmış 7 renk yok mu? Kur'an'a prizma tuttunuzda 7 anlamını birden bulabilirsiniz. Bir gün Fatiha'yı prizmatik (altalta) yazmıştık (Ehlam/Dülila/Hira-Harab/bilale/Mina...), biçiminde. İşte bu 7 mesaniden biridir. Maalesef tüm cahiller 7 mesaniyi FATİHA sanıyorlar. Yani "Sana 7 mesani verdik" ayetini süfyaniler (Yezidiler) böyle empoze ettirdiler. Fatiha hakkında doğru bilgileri vermiştim. Eğer hatırlarsanız, 1. Fatiha (Açılış) demek YANLIŞTIR, Fatiha açılış hakkı ve hukuğu İKRA (Alak) suresinindir. Fatiha diye bildiğimiz surenin adı gerçekte HAMDELE'dir. Fatiha demek yanlıştır, maksatlıdır. Fatiha hakkı Alak suresinindir. Ya buna Fatiha dersiniz ya da her ikisine de FATİHA demezsiniz... Kendi adlarıyla (Hamdele va Alak diye) kullanırsınız... 2. Fatiha 7 değil 6 AYETTİR. Bana nasıl 7 ayet oyduğunu söyleyebilirsiniz? Gerekçeleri hazır Yezidilerin: "6 ayettir ama, bir de BESMELE var ve 7 ayettir", diyecekler. Neden diğer surelerdeki besmeleler sayılmıyor? Mesela Asr suresi üç ayettir ve başında besmele var o zaman neden DÖRT ayet sayılmıyor? Kaldı ki “Besmele” TEK ayet değildir. Çünkü Allah'ımızın FARZ EMRİ ŞUDUR: Kur'an'a BESMELE İLE DEĞİL, EUZU BİLLAHİ MİNEŞŞEYTANİRRACİM ile başlıyacaktır (bu farzdır). Besmele'den önce Euzü besmele var, ikisi eder iki ayrı ayet, Fatiha'da 6 ayet eder sekiz... Neden Yezid bin Muaviye 7 dedi diye FATİHA 7 OLDU? Yani bu mübarek dinimizi Kurban olduğum Resulullah mı getirdi? Yoksa Ebu Süfyan’ın ahfadı alçaklar mı? Çok öfkeliyim, bu kutsal bir öfke ama çok öfkeleniyorum... Nasıl böyle YEZİDİ oldurulduk, adına da SÜNNET dedik, Sünnet mezhebi dedik... Yezid'in adamları Şafii ve Hanbel'in kurduğu iki mezhebe HAK MEZHEBİ dedik. Kendimizi Ehli Sünnet vel Cemaat ilan ettik? Önemli not: İmamı Azam Ebu Hanife ve İmam Malik MEZHEB KURMADILAR! Dikkat edin KURMADILAR diyorum. Bize Fıkhi Ekber "MEZHEB DİYE YUTTURULDU". Caferiye mezhebi Hanbelilik denen SAPIKLIKTAN çok daha HANİF'tir. Şeytana tapan Dürzi Müslümanları ile Yezidilik mezhebi de SÜNNİDİR... Şu çelişkiye bakınız. Şeytana tapmak ya da ehli beytin ölümünü alkışlamak bile bir SÜNNET MEZHEBİ. Şu şeytanın tuzağına bir bakınız. Özetle ŞU MEZHEB denen şeyin ne büyük bir şeytan tuzağı olduğunu GÖRÜN... Yeniden FATİHA'ya dönelim. Fatiha'nın bir başka sırrı var ki o da BESMELE gibi NEDENİ ve sonucu farklı yerlerdedir. Yani İKİ UÇLU, iki zamanlıdır. Besmelenin Bİ ile İSMİ arasında uzun bir çizgi var ya, oraya EUZÜ BESMELE yazıldığı gibi, yazılmadığında da orada uzun bir eylemler dizisi var. Bi......smillahirRahmanirRahiym derken hatırladınız mı? Daha önce Bİ'nin başa gelmemesi gerektiğini yazmıştım. Eğer başa getirirseniz, O AN YAPTIĞINIZ eylemi zikrettiğinizi söylemiştim. Örneğin: Ayyakkabınızı bağlıyorsunuz ya da yemek yiyorsunuz... “Bİ... (Ayakkabımı bağlarım) İSMİYLE ALLAH'IN Kİ O RAHMAN VE RAHİMDİR”, demiş oluyorsunuz. “Bi (Yemek yiyorum) ismillahirrahmanirrahim”, gibi... (Bi=By, in the name, Beim Giotto, Begin, Beginnen demektir). FATİHA şöyle ki: BİRİNCİ BÖLÜM: “ElhamdülillahiRabbil Alemin. Errahmanirrahim. Maliki yevmiddin". Burada Fatiha Besmelenin Bİ'si gibi. İKİNCİ BÖLÜM: "İyyake neabüdü ve iyyake nestain, ihdinassıratal..." sonuna kadar olan bölüm ise EBİ LEHEB suresinin başıdır. İniş sırasına göre Kur'an önce İKRA (Alak) Suresi’nin ilk beş ayeti, sonra Kalem'in (Nun-kalem) baş ayetleri. Müzzemmil, sonra Müddesir, sonra FATİHA'NIN BİRİNCİ bölümü, sonra Ebi Leheb suresinin çook uzun bir bölümü ve en sonra da Ebi Leheb ardına eklenen Fatiha'nın ikinci bölümü... Böylece Kur'an'ın da İLK BÖLÜMÜ tamamlanmış oluyor. Kur'an indiği gibi toplanmadı. Üç Süfyanlar, dede-baba-torun, Ebu Süfyan oğlu Muaviye, oğlu Yezid şeytan üçgeni tarafından iniş sırası yerine, bir diziliş sırası tertiplenerek dejenere edildi. Dört Halife ardından, beş, altı ve yedinci halifeler bu şeytan üçgenleriydi. “İslam Tarihi - Araplar - Mezhepler” Yukarı Tarık bin Zeyyad gemileri neden yaktı biliyor musunuz? Süfyani saltanat halifeleri "Geri dön" emri vermişti Tarık Bin Zeyyad'a. Fakat o MAĞRİBİYDİ. Arap değil Berberi olduğundan sözünü dinlemedi ve gemileri yaktı. Çünkü Arap komutanlar geri dönmek üzereydiler. Elleri mecbur İspanya'yı fethettiler. Aynı durumu biz Kurtuluş savaşında yaşadık. Osmanlı ordusu teslim oldu ve İngilizler İstanbul'u ellerine geçirdiler Haşmetlü, devletlu padışahımız bu kararı dinlemeyen ve GEMİLERİ YAKAN durumundaki Mustafa Kemal Atatürk'e geri dön emri vermişti... Bir başka padişah ise Plevne'den çekilmesi için Gazi Osman Paşaya emir vermişti. O da gemileri yaktı ve hünkar padişahını dinlemedi... Biz Hanifler de böyleyiz... Hadis Müslümanları ile GEMİLERİ YAKTIK, köprüleri attık. Eğer Tarık Bin Zeyyad ARAP olsaydı geri çekilirdi ve hatta İspanyollar (Vizigot-Vandallar) bizi Arabistan'a kovalarlardı. İlk haçlı seferinde Araplar çöllere kaçtılar. Karşılarında tamamı Türklerden oluşmuş bir Selahaddin Eyyubi ordusu buldu. Tokadı yedi ve geri gitti Haçlı orduları. Tarık bin Zeyyad Arap (Sami) olmadığı için bir FATİH oldu. O Sami değil HAMİ ırkındandı. Allah'ımız kulları içinde EN AZ SAMİLERİ seviyorsa benim ne suçum var? O Kur'an'ı ben yazmadım, Rabb’im yazdı ve Arapları aşağılıyor... SAMİ ırkını (İbranileri) da lanetliyor sevmiyor kulları olduğu halde... Kur'an'ı ben yazmadım, Allah yazdı ve ben kuşkusuz ben sadece Allah'ın yazdıklarının yorumcusuyum. ZENCİ olmak gibi ten renginizi seçemezsiniz. Ben de zenci olabilirdim. Afganı Afgan ve mesela İsveçliyi İsveçli yapan genetik faktörlerdir. Ben üç şey söylemek istiyorum: Habil ve Kabil iki ALT GEN'dir. Bozuk TÜR katil Kabil'den türemiştir. İkinci olarak, genetik derken aslında iki sarmal değil; DÖRT sarmaldır. İkisi biyolojik olan bir çift sarmal, diğeri de psikolojik kalıtıma yönelik GÖLGE ikinci çift sarmaldır. Yani bizim DÖRT sarmalımız var: İkisi bedenimizde (Cesed), ikisi de aynası olarak EKSİ BEDENİMİZDE (bilincimizde) bulunmaktadır. İslam tarihini, taptığımız ARAPLAR'ın en büyük üç ilahı olan Ebu Süfyan, Muaviye ve Yezid yazdı. O tarih halifeliği (demokrasiyi) değil, saltanatı, babadan oğula geçen oligarşiyi çok sever. Sadece ben ALLAH'IN AHLAKIYLA AHLAKLANMAYA ve ALLAH'ÇA DÜŞÜNMEYE ÇALIŞIYORUM. Allah Yahudileri dünyalara üstün kılmıştır. HİÇ İSTEMEDEN bu ayeti savundum, çünkü ALLAH BUYURDU. Allah'a tam teslimim her HANİF gibi. Arapları aşağılayan ve Yahudileri lanetleyen Allah'tır, Hans von Aiberg değil! Hans sadece KUR'AN denen Allah kelamının BİREBİR SADIĞIDIR. Eğer Kur'an dışına çıkarsam beni uyarmaları için tüm Haniflere RUHSAT VERİLMİŞTİR. Araplar MÜSLÜMAN değildir. MUSLİM=Müslüman demektir. Araplar ESLEMNA=TESLİM ALINANLAR'dır. Kur’an’da Arapların en şiddetli kâfir ve münafıklar olduğu, imanın kalplerine HİÇBİR ZAMAN İNMEYECEĞİ sadece "ELLERİ YUKARIDA eli mahkum TESLİM oldukları yazılı... O Ayetleri BEN YAZMADIM... Bedevi=Badiye'dir. Arab=Araptır. Allah Ebu Süfyan’ı ABESE suresinde REZİL ediyor. Mekke Emiri Ebu Süfyan, Hucurat 14'de "Eslemna, eslemkna=Teslim oldum, canımı, malımı, saltanatımı bağışlayın" diyor. Allah canını ve malını bağışlatıyor. Saltanatı ise vermiyor Ebu Süfyan'a... Ama o alışmış ya, önce kendisi, sonra oğlu, sonra torunu bu saltanatı da ALLAH'ın HİLAFINA entrikayla zorla alıyor. Ve bizleri ARABİST yapıyor bu saltanat... İşte YAZILMAMIŞ TARİH budur. Dört mezhebin ikisi Muaviye'ninki, ikisi de mezheb olmayan mezheb diye kendilerini arada kaynatmak isteyen Yezidilerin yutturmacası. Hanife ve Malik MEZHEB KURMADILAR. Hatta ölümden sonra adlarına mezheb kurulduğunu bilselerdi HİÇ BİR KİTAP YAYINLAMAZLARDI. Kısacası dostlar, bu dört mezheb olayına DÖRT KIRMIZI KART gösteriyorum. Yerine HANİF İSLAMI (en güzel din) öneriyorum. Rûm: 30: O halde sen yüzünü bir HANİF olarak dine, Allah'ın insanları üzerine yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olmaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmiyor. | |
Geri Dön Yukarı |