062 - 27 Şubat 2002 Çarşamba

Selam ve Selam,


“Kur’an Tefsiri - Hanif İslam- Messenger’la Gelecekten Geçmişe Mesajlar” Yukarı

Artık BİRLİKTE yazacağız ve yayınlayacağız. BİZLER yazacağız, kollektif yazacağız. Kur'an aslında BİRLİKTE tevil edilmelidir. Kur'an iki kısımdır:

1. Umumi (Muhkem)
2. Misal (Müteşabih)

Birincisi birlikte tevil/tefsir edilmeli, ikincisi ise alim adaylarının katkılarıyla AMA yine BİRLİKTE. BİZLER bu birliğin adımlarını atıyoruz. 37 yıldan beri bu güzel ülkedeyim, artık ben bir 114 'den öte104'üm aynı zamanda...

Doğru Doğudan+Batın Batı'dan ve 110 MERKEZDEN sizlere çok önemli bir haberim var: Messenger VAL ilk kez parmaklarını oynatabiliyor ve yazabiliyor. Janna’nın felci şu anda %25 kadar ve sol tarafta kendine geliyor. İsviçre'de bir klinikte. Ne tuhaf bir dünya... Hatırlayana kadar kendisini Hristiyan, hatta inancı cılız ve aklı fotomodellikte şöhrette olan biri sanırken... Bir felç geçiriyor... Sonra bir HANİFE ve MÜSLİME olduğunu hatırlıyor. Yüzünü değiştirecek, çünkü defile mankeniydi ve New York’a mutlaka gelecek. Beni de anlatacak... Hanif'in Hanif'ten saklayacağı hiçbir şey yoktur. APAÇIK/DOSDOĞRUYUZ. "Bütün sırların ortaya çıkacağı o gün gelmiştir".

Kıyametin ortanca alametleri Firavun'un cesedi ile başladı, sonra Mathias'ın pırpır uçağı Kızıl Meydan'a indi ve “Demirperde” ÇÖKTÜ. Ve MİLAT başladı. WTC olayı da ortanca alamet...

Janna şunları söyledi: Kur'an indiğinden beri, Allah HANİF kelimesinin anlamını tüm Müslümanlara unutturdu". Tüm müslümanlar HANİF kelimesini, eski ve batmış bir din ve arkeolojik bir inanç saydılar. Hanif kelimesi YOK OLDU. Ta ki, Allah'ımız o kelimeyi hatırlatana kadar. Adı Millenium, İslam Miladı: Sırrı A'la suresinde... "HANİF kelimesi unutturuldu". Resulullah'a bile unutturuldu. İbrahim milleti kelimesiyle birlikte unutturuldu, İbrahim sevgisiyle birlikte unutturuldu.

Gün o gün ki, Ali İmran 104 ile birlikte "AYRILIN" diye ima edilmişti. İki doğunun ve iki batının Rabb’i tarafından 114 ÖNCELİKLE klasik Hristiyanlıktan ayrıldı ve sadece İSLAM olmadı, Hanif Müslümanlar oldular... Hanif kelimesinin DOĞU tarafından bilinmesi istenmedi, araya kesin bir uçurum kondu. Batın Batı/114 grubu "HANİF" Müslümanlık yerine HAFİF Müslümanlığı gündeme getirdiler. Allah'ın EMİR VE KAZASININ inmesini beklediler.

Sözkonusu KAZA şuydu: "Ali İmran 104=AYRILACAKLAR"ın çekirdeği DOĞRU DOĞUNUN atakları bekleniyordu. Ama ortada kimse yoktu... 114'lerin ise "HANİF" kelimesini kullanması için bir oluşum gerekiyordu. "Bir kavim/Zümre kendini DÜZELTMEZSE Allah da onları düzeltmez” ayeti uyarınca 1965'den beri ÇOK UZUN bir süredir bekliyordum. Tüm kitap dinlerinin PROTESTANTLIĞI yaşanmıştı: Her din kestane şekeri hızıyla bozulduğu için, EN SON gelmesi gereken Protestantlık olmuştur. Ancak İslam dini özde tamamen bozulmasına rağmen ZİKR (Kur'an) korunduğundan HANİFLİK de korunmuştu. İslam Protestantlığı olan Haniflik, dinin bozulmasına bir tepki olarak çıkmadı. Haniflik İbrahim İslamiyeti’nin hiç bozulmamış ve korunmamış ÖZE DÖNÜŞ BİÇİMİDİR. Ali İmran 110. ayette yer alan din HANİF dindir. Resulullah'a da emredilen dindir.

Size bir ilahi MESSENGER'dan mesajı "Açarak" iletmeyi sürdürüyorum (“İlahi” derken biyolojik bir radyodan, organik bir yayından söz ediyorum). Messenger diyor ki: "Haniflik kelimesi ve 104=Ayrılanlar" fenomeni (Allah'ın kazası) GERÇEKLEŞMİŞTİR. Unutturulan HANİFLİK BİZLERİN MİLADIYLA, İLK KEZ Kur'an tarihinde İLK DEFA HATIRLATILMIŞTIR. BİZLER yani sizler bu muhteşem haberin VAR EDİCİSİSİNİZ. SİZLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM”.

İbrahim Milleti, Resulullah ümmeti olarak ve HANİFCANDAŞLAR olarak ortaya çıktık. Ala suresini anımsadınız mı?

"Sana bu ayetleri okutturacağız ve sen onları asla unutmayacaksın. Ama Allah'ın unutturacakları MÜSTESNA". İşte O müstesnayı yaşıyoruz. PETROL gibi, HANİFLİK çağı da bizim için UNUTTURULDU ve konserve edildi. Milat ile birlikte ve Şİ'RA (Şuurlu) olarak hatırlatıldı. Şuurlandık, BİR KAVİM (İbrahim milleti) kendini DÜZELTTİ ve ALLAH da o MİLLETİ DÜZELTİYOR. O millet biziz, zerrece kuşkunuz olmasın. Kuşku duymayın çünkü MESSENGER "TARGET-RESPONSE" hattını kurdu ve ilk meyveleri geldi.

Şu an, benim Laptop'um onda ve açık. Bu bir naklen yayın gibi oluyor, "Geçmiş ve gelecek", ya da en doğrusu NEDEN ve SONUÇ birbiriyle ilişkilendi. Yani bunu İLK kez yaşadığımız için "KUŞKU duymaksızın”, yaptığımızın doğru olduğunu ve HANİF olarak adreslenenlerin biz olduğunu ALLAH'a inandığımız gibi inanıyoruz.

Bu mekanizma şöyle gelişiyor: Geçmiş ve gelecek, örneğin bir çift foton (öteki anti foton, geçmişe yayınıyor) gelecek ve geçmiş arasında evren İMPULS biçiminde atarak üzerine dolandığından, aramızda bir polarizasyon oluşuyor. Birimize (geçmişe ya da geleceğe) yapılan bir şaşırtma, etkilenmemesi gereken ötekini de aynı DAVRANIŞA zorluyor. İşte MESSENGER'in sırrı bu.

Gelecekle geçmiş arasındaki CERENKOV ışımasını kullanıyor. Bu ışıma kurye dalga (carrier) özelliğinde. İyi bir telepatisyen ise bu biyolojik radyoya MESAJI yükleyebiliyor. TV, Radyo dalgaları da böyle geliyor biliyorsunuz. Şimdi Messenger'in bir UCU gelecekte, bir ucu bizde (uçlar=neden ve sonuç uçları). Geçmiş ve gelecek bir komprime yay gibi bükülebilir, başı ve sonu birbirine düğümlenebilir. Böylece başlangıcın sonu=sonun başlangıcı olabiliyor. Normalde telepatlar nedenden sonuca doğru yayın yaparlar. Ancak zamanda geri gelen bir ÖZEL TELEPAT (Messenger), sonuç ile başın birleştiği OL=ÖL noktasında bir adım geriye yayın yaparak iki istasyon arasında bağ kuruyorlar.

Bunları YENİ BİLİM DALLARI programı gereği sunuyorum. Yazılanlar yeryüzü ve insanlık tarihinde ilk ve tektir! Dikkatle inceleyiniz, DİKKATLE...

Messenger şunu yapıyor demiştim: Gelecekteki (bize göre doğmamış birinin) bir vericinin (Messenger), CERENKOV (Carrier Wave) taşıyıcı dalgasına bindirilmiş ve TAKYONLAŞTIRILMIŞ bir mesajı geçmişteki birine TERSİNİR yoldan iletebiliyor. Media (tekili medium) görevi yapabiliyor. Bunu şuna benzetebiliriz: GELECEKTE KABİRDEKİ BEN, bir adım GERİDE bulunan DOĞMAMIŞ ve ANA RAHMİNDEKİ BEN ile haberleşebiliyor. Ben çürüdüğüm için o CENİN (Embrio) GELİŞİYOR. Zaten bizler böyle doğuyoruz. GELECEKTEKİ en yaşlı halimiz (ölüm) ile geçmişteki en GENÇ halimiz arasında bir Cerenkov ışımasıyla kendimizi biçimlendirip oluşturuyoruz. ÜÇ KARANLIK ayetinin sırrı da bu.

Daha önce yazdığım bir konuyu anımsatmak isterim: İnsanın büyükannesi bir bakıma KENDİSİDİR demiştim. Biz doğarız ve GELECEĞE DOĞRU yaşlanır en sonra ölürüz. Evren çekim etkisiyle YUVARLANDIĞINDAN biz aslında DOĞDUĞUMUZ noktaya ulaşınca ölürüz. Yani ÖMÜR bir çember/felek/yörünge turundan ibarettir. OL'duğumuz güne İLERİ YÖNDE yine ve yeniden ulaşırız... Doğum öncesi ana rahmindeyiz ve/veya aynı yerde KABİRDEYİZ. Ana rahmi (Akdelik) ile kabir (Karadelik) BİTİŞİKTİR OL=ÖL Neden=Sonuç'tur İki polarize kutuptur ama birleştiği için aynı anda iki ayrı kutup değil MONOPOL=TEK KUTUPLUDUR. Biliyoruz ki, karadelikler ile akdelikler evrenin en uzak iki noktasına açılan kapılardır Yine biliyoruz ki aynı anda KARADELİK ve akdelik BİTİŞİKTİR Yani sıfır cm aralıktadır. Bu kapıyı geçince paralel evrenlere bile gidebiliriz. Biliyoruz ki, karadelik maddeyi yutar; Akdelik ise tam tersine kusar (Yutulanı nakleder) Ama Messenger kişi Takyonların bizim ışıkhızına girişiminden oluşan CERENKOV ışınlarının TERSİNE gitmesinden yararlanır. Çünkü gönderilen MESSAGE (İleti, bilgi) artık elektromagnetik değildir. Işıktan hızlıdır ve zamanda TERSİNE de gidebilmektedir. Çünkü bu kez TAKYON bir kütleyi KARADELİK YUTMAZ, tam tersine KUSAR Ama bu kez AKDELİK takyonları yutar. Ayeti anımsayınız: "Meleklerden kim ben de varım derse onu (KENDİ) CEHENNEMİ (Quasar/Akdelik) ile cezalandırırız."

MESSENGER'den hangi yöntemle mesaj aldığımızı sanırım İYİCE ANLADIK. Bunları niçin yazdım? Geçmiş ve gelecek artık koordine... Doğmamış torun ile çoktan ölmüş ataları CAPCANLI koordine olmuşlar... Geçmiş geleceği hep etkiler ama bunun tersi PARANORMALDİR (yani şaşırmayacağız artık). Gelecek de geçmişi (tarihi) ender/seyrek de olsa etkiliyor (Hızır'ın çocuğu öldürmesi gibi).

Bunlara bir örnek Germen mitoslarındaki WANEN'ler. Daha İngilizce yokken, “one”=”van” okunmazken “n”=”en” sayılmazken “1N”=“Wan-en” ortaya çıkıyor. Ya da Zülkarneyn batıda Missisippi deltasına gidiyor, orada kızılderililer ile karşılaşıyor. Ona ilk uyan ve iman eden ise Kuzey Amerika Algonikan'larının bir kolu (Athabaskan göçmenleri) olan şef Tennessee.... Missisipi deltasındaki ÇAMURA bulanmış Zülkarneyn Tarık'ının indiği yere "Kurayş" adını veriyor ve bu olay (7 anlamından biridir) Kureyş Suresinde bile yer alıyor.

Geçmiş ve gelecek birbirini böyle etkileyebiliyor... Walhalla=Allahlaw, Valkyrie vb. VAL=Valentine (Sevgililer sevgilisi) Cennetin adı vs. vs. Kısa kesiyorum çünkü, asıl söylemek istediğim konuyu şifreliyorum:

From: Almighty To: Mighty

From Mighty (Messagency/ Message Agency) Message-Agent (Messenger) Janna...

FromJanna To Miss CCP & Mrs.CP "Mighty tüm BUGÜNÜN HANİFLERİNİ ŞİMDİ SELAMLIYOR”.

Bu satırlar şimdi okunuyor Adler ve ana kraliçe BİZLERİ Janna aracılığıyla kutluyor. Bizlere teşekkür ediyor "İyi ki varsınız" diyor. HANİF KELİMESİNİ EVRENE İLK KEZ HATIRLATAN SİZSİNİZ diyor. Şu anda herşey oluyor ve sahipsiz değiliz. Gelecek bize KATILDI artık. Başıboş ve ürkerek karar vermekten kurtulduk. Feed-back ile birbirimizle koordine olduk. Ben elçiyim zeval yok bana... Hawking'in bilgisayarı özeldi ve şahsi BİR TEK PENNY bile parası yok. Messenger'a LAPTOP'u iletenlere, Allah'a BORÇ VERENLERE çok teşekkür ediyorum. İSMEN HERKES BİLDİRİLDİ, 78 kişi... Paranormalllere ha/vet'lere alışmış olmalısınız artık... NORMAL olanı sevmeyiniz bundan sonra.


“Melekler-Cinler-İnsanlar - Cennet-Cehennem” Yukarı

Enbiya 27. Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar yalnız O'nun emriyle iş yaparlar.
Enbiya 28. O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler.
Enbiya 29. İçlerinden her kim, "Ben O'nun dışında bir ilahım" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. Zalimleri işte böyle cezalandırırız biz.

Evet bunlar melekler. Sadece melekler... Onların CEHENNEMİ, ilk aknokta (Bigbang) patlaması. O nokta onları TEKİLLİK BİÇİMİNDE yutuyor (bizdeki karadeliğin bizi yutmasıyla özdeş).

Meleklerin de cehennemi var. Hatta onları donduracak bir soğuk fusion benzeri mekanizma bile var. Melekler takyonlardır (sıfırdan küçük imajiner kütledir), dolayısıyla ışıktan hızlıdırlar. Işıktan katına göre milyonlarca kez hızlıdırlar. Bir gün=bin yıl gibi, 50 bin yıl gibi... Yani kimi melek ışığın bin yılda aldığı yolu alıyor bir tek günde, ya da 50 bin yılda katedilen yolu alıyor...

Takyonların son hızı nedir? Sonsuz mu? Hayır! Şimdi C=Işık hızını işaretleyip bir ÇEMBER çizelim. Saat yönünde giderek ışık hızının katlarında hızlanırlar Nereye kadar? Çember sizi getirip sıfır Kelvin (Mutlak soğuk) noktasına yani HAREKETİN durduğu yere, evren ısısının HİÇ olmadığı bir yere getirecektir. ISI HİÇ YOKSA NAR ve NUR da DONMUŞTUR (Energy ve Enoorgy). İşte meleklerin sonu geliyor... BİZİMLE BİRLİKTE BİR TEK ALLAH KALICI (Hüvelbaki)... Kalan Fani/geçici. O gün hiç kimse Allah'ımızın "Bugün mülk kimindir?" sorusuna yanıt veremeyecektir. Allah'ımız kendini yanıtlayacaktır: "Bugün mülk Vahidül Kahhar olan Allah'ındır. Mutlak soğukta tüm YARATILANLARIN KABZEDİLMESİNE (tutuklanmasına) KIYAMET deniyor. Hiçbir melek de yaşayamayacaktır. Ruhu kabzedilecektir.

Sonsuz hızda giden melekler, bizim MİNİMUM hızımız olan 0 derece Kelvin'in GERİSİNDE KALDILAR. Işık hızı meleklerden daha hızlı oldu böylece... Işık hızı cinleri; fakat Kelvin hızından ışık hızına olan aralık ise İNSANI temsil ediyor.

İNSAN EN HIZLI oluveriyor birden. Aşağıların aşağısında olmasına rağmen YUKARILARIN EN YUKARISINDA oluveriyor.

En şerefli yaratık insandır amenna.... Bu antropik görüş değil, bu FİZİKMAN da böyle... Maymunlar da kediler de var ama... Onların yegane AKILLISI (Akıl=Bilim üreten) kuşkusuz TEK BAŞINA İNSAN, yani BİZLERİZ. Allah'ın bu nimetine hamdolsun, şükürler olsun. İyi ki bir CİN ya da MELEK değiliz. İnsanız biz, Haülifeyiz=Şerefli, Halifeyiz=Nankör. Hamd olsun Hamid Rabb’imize...

İnsanların en şereflileri için de Elhamdülillah. Resulullah (Ümmet), İbrahim (Millet), Mesih ve Mehdi var ve O YOLUN YOLCUSU BİZLER VARIZ... BİZLER AYRICALIKLIYIZ! Eşrefi mahlukatın şerefyablarıyız... Ehli Kitap’ın tamamı (Hristiyanlar ve Yahudiler) Cehennem’de yanacak ve gecikmeli olarak CENNETE girecekler. Cennet Ehli Kitap’ın imanlıları için kuruldu ama o Sabukun/Mukarrebun/Naim, üçüncü sınıf var ya... İşte bizler ORAYA adayız... Aşağısı kurtarmaz bizi... Büyük oynayacağız.

Allah Latif'tir, LATİFE sever ve Allah bizlerin NAZINI da sever... Nefsimiz Allah'ımıza, "Sen sana ben bana" dediğinde, Allah bunu da çok sevmiştir. Nefsin kendisine DİRENMESİNİ sevmiştir... Allah LATİF'tir, latife sever... Latif olduğu için latife yapmamıza izin verir. Alim olduğu için ilim yapmamıza izin verdiği gibi, Allah dilerse İSTİHZA=ALAY bile eder... Bakara suresindeki "Bir ineğin kurban edilmesi" olayını anımsadınız mı? Hani cimri Yahudiler ineğin kılını-tüyünü soruyorlardı (sırf kendileri kesmemek için, cimrilik onların ilk karakteridir). O konuyu ayet şöyle bir latife ile tamamlıyordu: "NEREDEYSE KESMİYORLARDI" İşte bu BİR LATİFEDİR. "Neredeyse kesmeyeceklerdi!", doğrudan Allah latifesidir. Allah Latife sever, latife yapanları da...

Tüm müminler eninde sonunda Cennet’e gireceklerdir. Bir gün=50 bin yıl olan bir takvimde, mesela on ya da yüz ya da bin yıl Cehennem eziyeti göreceklerdir (bunu 365 x 50 bin yıl ile çarpacaksınız). Cehennem’den çıkamayacak olanlar bellidir:

En altta münafıklar, onun üstünde kafirler, onun üstünde (Siccin) Şeytan, bundan üsttekiler ise dinlerin iniş sırasına göre bir yukarı çıkarak Cehennem’i boşaltacaklardır. Cehennem kazanının kapağı ebediyen örtülecektir.

Kafirler/münafıklar deyince nedense yine aklıma Araplar geldi... Yahudiler LANETLİDİR. Onların pek azı müstesna Cehennem’deki MÜRTED (Kitabı elleriyle değiştirip insanları dinden çıkaranlar anlamında) de ebedi hapis olacaklardır.

Münafık şudur: Mümin ile mümin görünüp, tırnaklarını kemiren ve Kaide/Taliban/Ayetullah/Vehhabi kafalı olan herkes. Özellikle bu katta yani en dipte kazana yapışarak yanacak olanlar ise, Emeviye sultanları, Amr İbnül As,vs.

HARDAL TANESİ kadar iman eninde-sonunda insanı CENNETE götürecektir. Ama bizim Cennet ile işimiz yok. Cennet ORTA KAT... Bunun İlliyyin'ini istiyoruz. Yukarıların yukarısını. Yani Allah'ımıza en yakınlaştırılmış, Allah ile dost edinilmiş, Allah'ın konukevi olan MAKAMI İBRAHİM cennet üstü Cennet’ini istiyoruz. Benim NEFSİM bunu istiyor. NEFSİME ENGEL olamıyorum. Nefsimin peşinden gidiyorum. Nefsimi seviyorum (kendimi değil). Oraya gidemezsem Cehennem’in kazanının altına yani doğrudan ATEŞ bölgesine 19 ALİM'in gideceği yere giderim diye ödüm patlıyor.

Siz benim gösterdiğim KUR'AN hedefine gidin, orada bekleyin, BELKİ ben de gelirim... Çünkü yapacağım EN UFAK BİR YANLIŞ beni mahveder... 19 Zebani ile ebedi kalırım. ALLAH'IMDAN AYRI KALIRIM. Cehennem’de ve Cennet'te de ALLAH’IMIZDAN AYRIYIZ... Bir tek şansımız var: EN ÜSTTEKİ yere, Hanifler yurduna gitmeliyiz ki Derviş ile Rabb’inin hasreti bitsin. Cennet'i istemiyorum. Siz de istemeyin...

Allah gerçekten LATİFE sever. Ya Latif biz burada seni hamd ile zikrediyor ve tesbih ediyoruz, senin kitabını okuyoruz. Ya Rabbi bizim bu LATİFEMİZİ kabul et, ya Rabbi bizler senin KURBANINIZ. Kurbanlar yurdu MUKARREBUN'u istiyoruz. Kurban ediyoruz nefsimizi Karib'ler misafirhanende. Ya Rabbi, bu dünyadaki DİNE değil, dine tapanlara değil, DİN GÜNÜ OLAN o günün sahibi sana tapıyoruz, Maliki Yevmiddin'e... Biz din için yaşamıyoruz, biz KULLUK için yaşıyoruz, yani Hanifiz...


“Hac - Kurban” Yukarı

Ramazan'dan itibaren 100.gün HAC bayramıdır. Hac “Haram Aylar”dadır. 111 gün kadar HACC yapabilirsiniz ama Hac bayramı "TÜM İSLAM LİDERLERİNİN TOPLANDIĞI" ve sanki CUMA HUTBESİ gibi ÖZEL BİR TOPLANTI günüdür. Geceleri İslam liderleri toplanıp dört gün boyunca evrensel-İslami kararlar alırlar...

Kurban, kelime kök olarak ALLAH'a sunudur. Allah'a borç vermektir. KENDİM NASIL YAPIYORUM? Kuşkusuz törelere saygılıyım ve hayvan haklarına da... Yediğim bir köftenin ya da kıymanın bir hayvanın kesilmesinden dolayı soframa geldiğini de biliyorum. Balığı tutmam, tutamam (Bu benim yufka yürekliliğimdir, lakabım “karınca ezmez”dir). Balığı balıkçıdan alırım ve yerim. Eti de kasaptan... Bilirim ki mezbahaya giren hayvan kesilmiş, kasaba nakledilmiş ve perakende olarak bana satılmaktadır. Onu alırım ve yerim.

Bir kurban şeklim daha var (bunlar benim fikrim): Kurbana ödeyeceğim parayı KASABA ödüyorum sonra da Yetiştirme Yurdu ya da Darülaceze ya da Öğrenci Yurdu vb.ye çekilmiş, ayıklanmış olarak gönderiyorum. O kurbandan kendime et ayırmıyorum, ayrıca kendim için satın alıyorum. Bana gönderilen dostların kurban etlerinin tamamını ONLARIN HAYRI niyetiyle (Hanif hanife sevab ısmarlayabilir) dağıtıyorum. Bu benim fikrim.

Kurban sadece LİDERLERİN HACC BAYRAMINDA değil; 111 gün süren HAC'ın hangi haram ayında gitmişseniz, o gün kesilir. Böylece bir anda 4 milyon hayvan toprağa gömülmemiş ve ziyafet yılın üçte-birine yayılmış olur... Yani yılda 111 gün kurban kesebilirsiniz, HAC'dan sayılır. Hacılarla aynı anda kesmişçesine...

Örnek veriyorum: 29 Nisan 2002 günü hacca gidip Hacı olabilirsiniz. Ya da burada kaldıysanız, o gün de KURBAN bayramı gibi kurban kesersiniz (kestirirsiniz).

HANİFLİK BÖYLE. Kur'an'a endeksli. İŞİNİZE GELİRSE. Ya Müslüman olursunuz, ya da Hanif Müslüman. Allah'a borç veriniz... Yetim bulun başını okşayın, bir kedi yavrusunun başını okşayın, bir DİKEN dikin, ağaç bulamazsanız...


“Allah” Yukarı

Allah gönüldaştır, gönlümüz gönlüne gömülmüştür. Gönüllüyüzdür. Hiç bir yere sığmaz müminin gönlüne sığar. Şahdamarından yakındır. KALP=Bir şeyin bir şeye DEĞİŞTİRİLMESİ (Kalbetmek), ya da bir şeyin taklidi (Kalpazanların yaptığı iş), ya da METAMORFOZ (İçin dışa çıkması, tersyüz edilmesi). Bu müminlerin kategorileridir. İki kere iman edenler ise şahdamarından İÇERİYE KALP olurlar, yani bir çorabın içine girmek gibi... O anda senin kalbinin gönül mekanının bir üyesi, abonesi olduğunu görürsün. Allah'ın nuru ve ittekası oradadır. Allah nurunu Resulullah Efendim ile iletmiştir. Allah'ın nuru Resulullah'ın gönlünden benim gönlüme geçer. Resulullah'a da Cebrail'in gönlünden geçmiştir. Allah'ın nuru Allah'ın gönlünden Cebrail'in gönlüne geçmiştir.

İşte ters-yüz olduğunda O GÖNÜL MEKANINA yani Şahdamarının içine giriverirsin. Alt-üst olursun. Aşağıların en aşağısından yukarıların en yukarısına gittiğini hayretle görürsün. Tehlikeleri vardır: Meczub, mecnun olabilir bilmeyen...

Esir=Külli Şey'in sıfıra en yakın HİÇ derecesinde birimlerdir. Bunlardan sonsuz tane vardır. Onlara kesir/Esir denir. Esir=Allah'ın gönül mekanıdır. Bundan öte fizik ile anlatılamaz. Matematik olarak sıfıra en yakın sayıya "Şey" denir. Bunlardan sonsuz tane vardır ve sonsuz çarpı sonsuzda bir=GÖNÜL MEKANI, ya da klasik ESİR (Ether, Aether), sonsuzda-bir=Şey'dir. Sıfır diyoruz ona , çünkü sıfıra çok yakındır. Yani YOK demektir ama öte yandan VARDIR da. Bunlardan sonsuz tane vardır. Bunların sonsuz ile çarpımı=Esir'dir. Sonsuz tane sonsuzda-bir=ŞAHDAMARI.

Şey şudur: Allah'ı ne zaman görseniz, o bir ŞEY yaratmaktadır. Bu ayete göre, her bir şeyden bir eşya (Evren) yaratmaktadır. Sonsuz tane evren yaratmaktadır.


“Deccal” Yukarı

Deccal, paralel evrenden transfer... İnsanlar hep uzaylı görmek isterlerdi. İşte onların muradı olacak... Spirtualistler, siyonistler, süfyanistler, ufocular, alienciler vb., milyarlarca DELİ Deccal'in peşine gönüllü takılacaktır. C kimyasını Si kimyasına çevirecek bir ALIEN'dir Deccal. Silikon bir yaratıktır. Asit-baz ikilisidir. Tuz ve sudan nefret eder. En kötüsü de DNA sarmallarımızı BOŞALTIP, A,G,C,T yerine kendi bileşiklerini (Nişadır) koyar... Tuhaf insanlar peydah olur... Deccal ile el sıkışmak adeta madde ve antimaddenin birbirini yok etmesi gibidir. Asit ve baz kapışır, geriye su ve tuz kalır ama kimse geriye su ve tuz kalsın istemez...

Bundan “nötralize” ederek korunulabilinir. Bu teknoloji İsa'ya öğretildi. İsa'da ORADAN buraya geri dönecek. Paralel evrenin doğasını biliyor. Yahya ona doğuştan MESH ile sıvazladı (Vaftiz diyorlar).

Nişadır=Su, Silisyum=Carbon yerine geçiyor Deccal strüktüründe. Silisyum ve nişadır kimyası üzerine oluşmuştur Deccal. Nükleotik asit ve bazlarımız ondan etkilenmekte... Eğer bu asit-baz savaşı olmasaydı Dünya durulup yeniden tuz+su=Okyanuslar haline geri dönemezdi. Bu da Allah'tan bir şey, doğayı temizleyen bir olgu.

Şi'ra yani 40'lar Meclisi, iki kürenin birbiriyle kaynaştığı osmotik basınç ile birbirine TAKAS ettiği tek kapı. İsa gelecek ve bu açık kapıdan Deccal de gelecek (kapı kapanacak ve diğer Deccal ırkı geride kalacak). Paranormallerden söz ediyoruz. Kitap böyle dostlar... Deccal Hızır'ı (Almighty) öldürecek....


“Mülk Suresi” Yukarı

Mülk 16. O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar.
Mülk 17. O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım!

Burada anlatılan, protonun yarı ömrünün bitmesi ve evrendeki tüm protonların Birleşik Alanlar Kuramı uyarınca radyoaktif nötrona dönüşmesi. (GÖK=Bozon, YER=Fermion). “Göklere ve yere isteyerek ya da istemeyerek biraraya gelin dedik. Onlar Ya rabbi biz isteyerek bir araya geldik" (Birleşik Alanlar Teoremi, maddeyi oluşturan fermionlar ile kuvvet alanlarını oluşturan bozonların AYNI KÖKTEN geldiğini söyler. Dolayısıyla Gök (Bozon) ve Yer (Fermion) quantları Higgs alanına dönüşeceklerdir. Konuyu sevip sevmediğinizi bilmiyorum ama, bunun kısa açıklaması şu: Sonsuz kararlı (16 milyar yıldır aynen duruyor).

Proton, YARI ömrü dolunca nötrona dönüşecek. Nötronlar ise 13 dakika SERBEST kalabilirler (Çekirdek dışında yarı ömürleri 13 dk.dır). Yeniden PROTON olamayacaklarından, BOZON yani kuvvet alanlarına

döneceklerdir. Böylece madde yerine KUVVET ALANLARI enerjisi (Higgs bozonları) oluşacaktır. Yer ve gök bitişik iken ayrılmıştı ya! Bu kez evrdende tek bir şey kalacak: GÖK (çoğulu bile yok).

Mülk 16. O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar.

Proton bozunmasından ibaret.

Mülk 17. O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım!

Oradaki kelime taş yağdırmak ve rüzgar değil. Vortex, anaphoras yani Chaos. Allah göklerin ve yerin (Rabb’idir, nurudur) ve İKİSİ arasındakilerin, yani gök-yer ve ikisi arasında olan ALLAH değildir. Allah onların yaratıcısıdır.


“Niyet - İlim - Hikmet” Yukarı

En’am 39. Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklara gömülmüş sağır ve dilsizlerdir. Allah, dilediği kişiyi şaşırtır, dilediğini de dosdoğru yol üzerine koyar.

Evet bu ayetten ben ÇOK güç aldım. Normal nedir paranormal nedir diye az mı başımı duvarlara vurdum. Kur'an'a az mı başvurdum. Önce karanlık=cehalet (bilmediğine düşman olmak). Sağır işitir ama DUYMAZ ama önce SEN belirliyorsun.

Örnek verdim ya: "Bir kavim kendini düzeltmezse, Allah da onu düzeltmez, azmasına yardım eder". Yani kavim kendi kendini helak etmektedir. Önce sen isteyeceksin, ben isteyeceğim "Rabbi zıdni ilmi". İşte bu namaza NİYET etmek gibidir. Niyet ise işin yarısıdır. Hatta niyet halinde ölen için o işi bitirmişlik sevabı var Kur'an'a göre...

Ana tema, ya da uçak gemisi "İLİM"dir. Hikmet ve fen vb. bunun üzerinden kalkan uçaklar gibidir. İlim hikmete hikmet de ilime ihtiyaç duyar. Hikmet ve ilim aynı zamanda Kur'an'ımızın İKİ adıdır. Hikmet daha somut, normal ve teknolojiktir ama ilim daha soyut ve paranormaldir. Hikmet=TAHKİM edilmiş ayetlerdir. Müteşabih=MİSAL ise inanılmaz bir okyanustur. Hikmet, ilmin uygulamasıdır. İlim pre-teoriktir, hikmet ise tornavida ve çekiç ile yapılacak bir şeydir; ama ilginç olan “Şu kitabı ve HİKMETİ verdik” derken ayetteki “hikmet”, aynı zamanda KİTABIN içindeki ileri teknikleri vermektedir (Adiyat=Beygir gücü motor işbirimi, Fil=Tank, Yunus balığı, balina=Denizaltı vb.).

Geri Dön     Yukarı