096 - 22 Mayıs 2002 Çarşamba

Selam ve Selam hanifcandaş sevgililer,


“Hologram” Yukarı

Evrende şuna dikkat: Biz evrenin yüzeyinde (iki boyutluda) yaşıyoruz. Bu RESİM'dir. Buraya dokunursanız sadece resme zarar verirsiniz) ama evren gerçekte 3 boyutludur. Bir de derinliği vardır. Yani kürenin yüzeyi değil içine giden çap... Üç boyutlu mekanlarda otomatikman HOLOGRAM teoremi ortaya çıkar: Resime zarar verilebilir ama HOLOGRAM denen resme verilemez. Hologram asla yok edilemez ve defalarca yeniden kurulabilir. Hologramın sonsuz küçük bir parçası TÜM HEYKELİN ya da evren fotoğrafının TAMAMAMINI yeniden oluşturur. Oysa FOTOĞRAF/Resim bunu yapamaz. Evren yeniden yaratılamaz. Sadece resmi bölmüş, parçalamış olursunuz. (Doğayı zaten böyle mahvettik). Ama bu resmi/aynı resmi EĞERHologram olarak yani 3 boyutlu olarak gösterebilirseniz. Ondan sadece bir tek en küçük parçayı saklayıp, ötekileri yok ederseniz, elinizdeki son parçadan yeniden TÜM evrenin fotoğrafını elde edersiniz.

Hologram sadece üç boyutlu mekan içindir. Hologramın 4, 5, 6......1 boyut için türlü isimleri de vardır (Hollowgram, Haloweengram, Halutination-gram, Halau-gram, Holoistic Gram, Hollygram, Whole-gram vb.), zaman zaman bunlara değiniyoruz ama tam olarak açmak için bu adlar verilmiş YENİ KİTAPTA YAZMAM gerekiyor.

WHO >>> KİM. Bu sorunun klasik Anglocada dört yanıtı var: He (erkek) She (Kadın), het (it) nötr/cansız veya belirsiz. Bunlar yaratıklardır. Ya yaratan? Onun için de TEKİL ÜÇÜNCÜ ŞAHIS olduğunu biliyor muydunuz? Tanrı ERKEK değil (he) dişi değil (she) bunların dışında bir canlı değil (it). Tanrı için bir "O" var... Bu O >>> WHOO'dur (iki o ile yazılan “who”). Bunu açıklamalıyım:

Bizim eski anadilimiz Normanca'da mesela HVAD >>> İngilizce What sanki iki harf yer değiştirmiş gibi. İşte RUNİK denen bir alfabeyle yazılan bir SAGA içinde HVO AR? Kimsin gibi bir deyim var... (Ve Rahibe Valküri yanıt verir (İngilizceye çevirip yazayım ki anlaşılsın, Skandinavya değil ya burası)

Who is God?/ valkyria antwert (answered=To reply). Nier (never) sag (say) Who... “Who is” soru “whoo is” yanıt. Who? Yanıtlıyorum: “Whoo”, “Who is Whoo”... Ve bizim dille söyleyelim:

HU! Hüve! İşte o birincil Hologram yaratıcısıdır. Çünkü Allah hologramından (Ruhundan) üfledi. Allah Ademi kendi suretinde yarattı (Hologramına benzetti). Allah suretinde yaratılmak! Bunu hiç düşündünüz mü? Biz ALLAH'ın biçiminde yaratıldık. Ve Allah'ın biçiminde yaratılan eşrafı mahlukat/yaratılanların en şereflisi biz insanoğlu için Allah hologramı şu şifre ili anlatılıyor: “AHSENİ TAKVİM”. “KIVAM” demek “Takvim”, yaratılış demek. “Ahsen” >>> “Hasen” >>> “Güzel” demek. “Güzel Kıvam” demek. Biz önce:

1. HOLOGRAFİK olarak yaratıldık (Ruhundan üfledi Rabb’imiz). Evrene de öyle: Üfledi ve evren ANİDEN şişti. Evrene de ruhundan üfledi Rabb’imiz. Ve HOLOGRAFİ ortaya çıktı. Sırada buna BEDEN vermek gerekiyordu.
2. Hologramın akılarına, yani hayali çizgilerine KIVAM koydu. Bu çizgilere oturan madde (Mıknatıs akılarına oturan demir tozları örneğini anımsayınız). Adem'e beden oldu! Beden aslında holografik idi (SALSAL ŞİFRESİ). Fakat kıvamlı köpük (Kuantum köpüğü) ile MADDİLEŞTİ (TÜRABİ YARATILIŞ), sonra Allah bu Türab/salsal karışımına "Ruhundan üfledi" ve Adem ayağa kalktı (Üflemek Kur'an'daki tabirdir, ben onu değiştiremem).

Türab >>> Toprak, Salsal >>> Çamurdan çıkan ürünler: Balçık, bataklık ailesi metan amonyak, su ve karbon oksitleri ve bunlardan çıkan 4 çekirdek asidi (Nükleotik bazlar AGCT'dir).

ALLAH'ın “Muhalefetün lil havadis” olan SURETİ WHOO-gram'dır. Ama bu konumuz dışı: Çünkü Hologram zaten yaratıktır. Allah ise tersine yaratandır. Whoo-gram'ı ADEMDEKİ AHSENİ TAKVİMİ RUH üflemesi diye düşünmeliyiz. Allah neye üfürür ya da ol der? Külli Şey’in'e. Külli Şey’in ise HER BİR ŞEY'dir >>> WHOLE+gram. HER BİR ŞEY! İşte geriye kalan herşey bu Whoolegram'ın organize olmalarıdır. Herbir şey MİSAL ALEMİNDE yer alır. ve her bir şeyin 11 boyutu vardır. Bu herbir şeyin 11 boyutu da kıvrılıdır ve TÜNEL İÇİNDEDİR. Tünel (Habl, Damar) demek: Girişi KARA, çıkışı AK olan bir TÜNEL sürecidir. Ak ve kara arasındaki bu tünele KURTÇUK deliği, Worm Hole denir. Her bir şeyin bir Worm Hole'u vardır. İşte bu Worm Hole'lardan dışarı açılabilen boyutlardan HOLE-gram (delik anlamında), delik-hologramı oluşur. Allah'ımız bir şeyi yarattığında ve eğer KENDİNDEN sıfat ve isim verecekse, bunlara HollyGram denir. Eğer bu tünel ucundan yaratılacaksa HOLIE-GRAMDIR. Ya da Allah katına doğru hareketlenmişse HolyGram'dır. Eğer tersine yere (Allah'tan kaçmaya ya da sürgüne) yönelmişse adı Hollow-gramdır .

Hollow, oyuntu demek, çukur. Arapçası SİCCİN, aynı anlamda DERİN OYUNTU... Ve Siccin İlliyyin (HolyGram) tersine Hollow(een)gramdır. Cehennem halkı korkunç surettedirler (Anti-huri), onlara Holloween denir (Edda Sagaları). Holloween (Türkçesi Hortlak vb.) GERÇEKTİR ama Halusinasyon-gramlar öyle değildir. Bunlara Halu-gram diyeceğiz. Bunları oluşturan cinlere de Hooligram (Hooligan-gram) deneCEK'tir.

Tüm bunlar HOLO Uzay’da (Holoistik uzayın kök kelimesi olan HOLO=Hayal/Hülya yani Holografik hayaller demektir). Holo Uzay’ın anlamı HAYALİ, HÜLYEVİ uzay modeli demek.

Holocaust, biraz “genocyd” yerine geçiyor. Hayal kırıklığı, hayallerin çökmesi gibi sözlük anlamını bırakırsak, HOLOGRAMIN ÖLDÜRÜLMESİ demektir. Yani RESİMe dönüşür herşey. Artık ölmüştür, cesettir... HOLO'daki HAYAL kelimesini HÜLYA KELİMESİNİ hissediyor musunuz? Ve de, bu çok önemli: Helio Rumca güneş demek, Helio-kastra= Güneş altında erimek (Balmumu kar vb.). Böylece ÖLÜM HALİ de Holokast olarak düşünülmelidir (Holo burada Hayal, hülya ve Kast Sankritçe Kasıt, maksat demektir). Yani sanıldığı gibi her şey önce YUNANLIDAN çıkmıyor. Yunanlı onu Mısırdan, Mısırlı ise Hindistan'dan alıyor. Grekçe bilen birisi bunu şipşak anlar.


“HAARP” Yukarı

Aslında HAARP geri tepmeli bir silahtır. Üç kez aynı yerde deprem oluşturursanız, depremi yöneten St. Andreas da güme gider. O da yarılır ve denize kayar. San Fransisco ve LA mahvolur.

Deprem dalgaları sismik kategori olarak bir kaç çeşittir. Kimi fay kırığındaki hareketlenmelerdir. İkincisi dünyanın çekirdeğine yansıyan ve oradaki katmanlardan dönen sismik dalgalardır. Bunlar yansıma açısına göre kanalize edilebiliyorlar. Başlatma merkezi, Pasifikteki Fransız yönetimi altındaki mercan Atol adaları. H-Bomb ile yapılan deneylerdeki enerji yüklemeleri. Yani HAARP Fransa'nın yönetimindedir (Teknik olarak). Yılda bir Fransa Füzyon bombası patlatır. Bileniniz bilir ve hatırlar kuşkusuz... O cehennemi basınç ile yerkürenin "Eriyik halindeki Sial, Nifsima gibi katmanlarına" basınç yaparsınız.

İpucu: Bir havan topunu 90 derece DİK tutar ateşlerseniz ne olur? Geri tepemize düşer. Bir miğfere kurşun bir şekilde girebilir? O da SIFIR AÇIDIR. Yansımaz ve DİREKT askerin beynine saplanır. HANF bu dik ya da sıfır açı örneklerimizi yapan karşıt projenin adıdır. Fransız Pasifisyasında yapılan deneyler DOĞU ANADOLU ve kısmen Ermenistan'ı vuruyor. Yansıma açısı itibariyle... Eğer burada fay oturmuşsa, Romanya'yı vuruyor.


“Messenger” Yukarı

Geçen ay onun için İsviçre'de iki buçuk gün kaldım. Aklım fikrim evdeydi. Eşimin uykusu ağır olduğundan çocukları sabah okula gönderebilir mi diye endişeliydim. Ve bunu farkedince, bana evli ve çocuklu olduğumu EN AZ YARIM GÜN UNUTTURDU. Kendimi liseli genç gibi BEKAR sandım yarım gün. Messing'den çok iyi. Hanusen ve Haushoffer'dan ise on kat iyidir. Sonra Jana bana "İznogoud" dedi, "Çocuklarını özelmedin mi?". Bende bir anda şimşek çaktı. Evet ben evli ve iki minik bebek sahibiydim ama bunu unutmuştum. Ve endişe etmemek öyle güzel bir şey ki, anlatamam... Ne çoluk çocuk hiçbir şeyim yoktu. Salt hafif idim ama çocuk lafı edince o ağırlık yeniden geldi. Evli olduğumu o salisede hatırladım ve çok mutlu bir duygu bu...

Cadı beni iki gün mutlu etti, değişik “show”lar yaparak, zaten moral izni almıştım onun için. Hava da güzeldi Zürich'de, nefis bir bahardı, göl muhteşemdi ve gelincikler içinde kıpkırmızı bir alanda oturduk. Tessadüf bu ya sevdiği müzik topluluklarından biri (The Corr) turnedeymiş ama bilet yok akşama. Çok önceden satılmış, kontenjan, karaborsa bilet yok. Jana da tekerlekli sandalyede. Konser alanının kapısına geldik (Resimleri bende var, resim çektim çünkü), kapılar kapalı. Bodyguardlar kas gösterisi yapıyor dövecekmiş gibi. Jana onlardan birini "Bana yardım eder misiniz? Ben özürlüyüm" diye çağırdı. Yarma onu iterek içeri aldı. Ötekisi beni tuttu, "Siz nereye?" dedi. Jana yeniden tekerlekleri geri geri sürdü ve yanıma gelip, beni engelleyen adama tiz bir ses çıkardı, sonra da "Şu valizimi de getirir misiniz?" dedi ve muhafız BENİ VALİZ SANDI. Kulpum varmış gibi ensemden tuttu ve içeri aldı... Beni bıraktığında: "Valizinizi buraya koydum" dedi. Beni halen VALİZ sanıyordu .

İnanılmaz iki gün yaşattı bana Cadı. Her saat başı beni şaşırttı. Evliya masalları değil, BU SOMUT majilere keramet demeliyiz. Yani kulaktan kulağa yayılmıyor, GÖZLERİNİZLE GÖRÜYORSUNUZ, O ANDA GÖRÜYORSUNUZ.

Jana, daha önce iddiaya girmiş ZZ grubuyla... “Hans'a hükmedeceğim ve anlattıracağım” demiş ama ben ANLATMADIĞIMI sanıyordum, benden başka bilen yok sanıyordum. YENİ ÖĞRENMİŞ oldum.

Jana iyi bir ihtar aldı. İhtara neden olan şu: Beynime hükmetmesi, bana show hipnozcusu gibi davranması tasvip edilmedi. Kendimi kobay gibi hissettim. Ve ben bunları anlattığıma inanamıyorum. Bunlar son derece sır şeyler! Ve bunları anlattığımı da bana unutturmuş!

Cadının işi sadece benimle. Kimseye hükmetmeye kalkamaz, bütün emekleri, hayır ve hasenatı, Zülkarneyn’liği BİTER gider ama kendine benzer özel durumdaki kişilere hükmedebilir. Menfii yapamaz elbette... Fakat yine de kendimi kobay hissediyorum. Evli ve çocuklu olduğumu unutturduğunu hatırlıyorum gerçekten. Valiz olduğumu da...

Zaten başhekimden izin istediğinde başhekim "Olmaz" demişti. Jana da ;"Peki konsere gitmem sakıncalıysa, o zaman öteki şıkkı yapalım" demişti. "Konsere gitmeyeceğim onun yerine bu gece konsere gideceğim". Dr. "Evet buna izin verebilirim" demişti. Konsere gitmemek şartıyla konsere gidebilirsiniz demişti hatırlıyorum. Hatırlıyorum demem saçma. Bana bir şeyler unutturulmuş! Açıkça belli. İhtarı haketti. Kendimi kandırılmış, aldatılmış hissediyorum. Messing'in neler yaptığını şimdi daha iyi anladım .

Ben Jana'ya çok içerledim. Benim de bazı yeteneklerim var. Elbette denemeyi bile düşünem ama yaptığı hataydı. Özür diliyor. Kırgınım, "Şeytan ayetlerine döndü" işler! Ben aklı başında MUTLAK Allah yolunda olan biri olarak bilinirken, şimdi ben kendimden kuşkulandım ki, başkası nasıl kuşkulanmasın!

Bu ayın sonunda onu çıkarmaya gideceğim ve artık ben gitmek istemem. Yüzyüze gelince bilinçaltımla oynaması ihtimali var çünkü... Messenger'ların bu gösterilerine sinir oluyorum.

Bir ara dişim çok ağrımıştı. Onu da unutturdu bana... Bunu da anımsadım. Evet serbest bıraktı beni. Herşey aklımda. Yeniden her şeyi biliyorum.

Benim bu tür şeyleri önlem mekanizmam var. Bunu devreye sokarsam, teşebbüs eden dersini alır. 20 Camii ismiyle “LİNK” olabiliyorsunuz. Bunun karşılığında 400 kez Camii derseniz, “Link” kalkar.

YÜZYÜZE GELİNCE oldu bunlar. İsviçre'de buluşunca oldu... Şu anda HİÇ BİR ŞEY yapamaz. Sadece yüzyüze bunu yapabilir.

Resimler elimde. Sharon Corr da yanımızda. Az ileride Andera Corr da yarım görünüyor.

Jana'nın ipoteği kalkınca aydınlandı beynim. Onda Messenger silahı var. O kadar! Bendeki ise çok daha zararlı. Benimki tamamen İÇE DÖNMEK deneyimi. KİMSE, ALLAH'TAN BAŞKA KİMSE de bu kapalı kutuya giremiyor o zaman. Ve bunun bedeli var: Bu bedel basit şeyler. Uyku süresini uzatmalıyım ve günde bir öğün yediğim yemeği üç öğüne çıkarmalıyım. O zaman da bunca disiplin, emek ve alışkanlığım ne olacak? Yıllardır üç öğün yemeğe alışkın değilim.


“Uri Geller - Stephen Hawking” Yukarı

Uri ve Hawking kendinde değiller şu anda... Çevrelerinde birer UFO bulutsusu oluşuyor. Kayıp İngiliz Alayı gibi girecekler içine. Uri MIB'lerin de yönetmeni, tehlikelidir. Gitmesi için uğraşılacaktır. Gitmek zorunda Uri... Bu kanser uruyla yaşamak gibi bir şey! Uri gitmeli... Ben telepatlığın ne kadar feci bir şey olduğunu gördüm zaten!

Geri Dön     Yukarı