122 - 10 Eylül 2002 Salı


“Uyku” Yukarı

Ruh uyumaz. Uyku ile RUH'a kendi özgürlüğünü veriyoruz. Ruh sanki bir attır ve beden (cesedimiz) ise bir araba. Araba atsız olmuyor, ama at arabasız olabiliyor. Uyku ÖLÜMÜN küçük bir göstergesidir. Uyku esnasında canımız alınır, o an ölüyüzdür. Yani Dünya’dan haberimiz yoktur (derin uykudan söz ediyorum). İşte biz ölünce de AYNEN Dünya’dan haberimiz olmayacak. Dünyayı RÜYA biçiminde göreceğiz. Rüya görür gibi. O zaman sevdiklerimiz de bizleri görecekler: "Rahmetli babamı ya da annemi rüyamda gördüm" diyecekler. Bu PARALEL rüyadır. Uyku derken "MESKENET" uykusunu kastetmiyorum, GEREĞİ kadar uyku, DİNGİN olabilecek kadar uyku.

Uykuda gözleri kapamak şart değildir. Nice kişi hatta zaman zaman bize olur, ayakta iken gözleri açık uyuyabiliriz. Yani uykuyu da yönetebilirsiniz. Güdümlü uyuyabilirsiniz. TETİKTE (Teyakkuz hali) olabilirsiniz. Hint ve Yoga-fakirizm öğretilerindeki “Transcendantal Meditation” bu amaca yöneliktir. Bizde ise (şu mecnun edici tarikatlar dışında), iyi bir yakaza halinde 15 dakikalık uyku bile DERİN olabiliyor. 8 saat uyumuş gibi dinç kalkıyorsunuz.

Uzun kış geceleri için (mesela yılbaşı dönemi), geceyi üçe bölmeyi üçte birini uyku, diğerini hobi ve Allah işleriyle (Bilim yapmak, Allah'ı anmak, ibadet vb.) geçirmek öğütlenmiştir. O günlerin üzerine 180 gün (6 ay) sayarsanız bu kez çok kısa YAZ GECELERİ var. O zaman onu üçe, ikiye BÖLMEMEK gerekiyor. Gece gündüz eşitliğinde ise (12şer saat), YARSI deniyor ayette, eder 6 saat. Bu uyku için İDEAL kabul ediliyor (benimki 5.5 saat standart). Uyku çok tatlı bir şey ama 75 yıl yaşayan birinin 25 yıl UYUMASI da yalanır yutulur bir şey değil!


“Allah’ı Tesbih Etmek” Yukarı

ALLAH'I anmak, tesbih etmek (“zülfenlerde” tesbih ediniz). Günün iki ucunda (sabahın erken saatinde) ve akşam grup zamanında ALLAH'ı TESBİH etmek (tesbih çekmek değil!) çok yerindedir. Allah bu konuda "Bu vakitlerin ŞAHİTLİ olduğunu" yazıyor. O devri teslim esnasında MELEKLER "SUBHANALLAH" demekteler. “SuBH”dan “teSBiH”... O ilahi koroya katılmak çok güzel. Yani gün ağarırken ve gün solarken ufuğu KIRMIZI gördünüz mü dua edin. “Subhanallah” deyin...

"Enginde yavaş yavaş günün minesi soldu"... O esnada Allah'ı SUBH ile tesbih etmek çok iyi bir zamanlama. Hele sabah erkenden! O sabahi (Saba) rüzgarı ile ve yine sabai makam ezan ile, mahmur bir halde fakat alabildiğine DİNAMİK, piliniz şarj etmiş halde olmak, saba ile ürpermek, biraz üşümek, derin solumak ve güne başlamak! Ben bunları yaparken hep SUBHANALLAH diyorum. O koroya katılıyorum. Ve mutlaka yufkayürekli olduğumdan çok duygusallaşıyorum. Yarım damla gözlerim ıslanıyor. O zaman BARIŞ ve SEVGİ kavramları beni ta yatana kadar idare ediyor. Ayetlerde benim sizlere sunduğum zamanlarda SABAH ezanı ve "Akşam" meltemi işte bu GÜNÜN iki ucudur. Günün iki ucu, gölgenin başı. İstediğiniz duayı etmeyi de unutmayın. Yani Sübhanallah'ın ardından KENDİNİZE isteyin. Çok kabul edilen bir zamandır.

Geri Dön     Yukarı