140 - 9 Mart 2003 Pazar

Selam hoşbuluştuklarımız Selam,


“Mürseller” Yukarı

Mürseller hoşgeldiler. 14 küsur asırdır bu anlatılıyordu. Baş MÜRSEL Mehdi Resul (Mürsel) bile SİZLERİ SÖYLEVİNE alıyor. Yani tarihi bir nutkun YAZARLARISINIZ sizler... Mehdi ise DERLEMECİSİ... Ben KUR'AN'IM/Dabbet'im, benim yazdıklarımı ZATEN ALLAH'IMIZ yazmıştı, onlar BENİM değildi. Ama sizin yazdıklarınız, ÖZBEÖZ SİZİNDİR!

Haber Grubu’ndaki yazılar HER KESİMDEN ve HER ZAMANDAN (Gelecek dahil) SİZLERE... Kur'an da öyle değil midir? HERKESE hitap eder, ama GÖREMEZSİNİZ. Gözlere, gönüllere, kulaklara mühür vurdu çünkü HADİSLER. Mukallit ATA DİNİNİZ! Mühürlüydünüz ama İMANINIZ müthiş idi. Emekler boşa çıkmadı: Bana TOSLADINIZ! (Beni size toslamanız için HEDEF diye dikti Levhi Mahfuz). Yani KASTEN TOSLATTIM KENDİMİ SİZE...

Başka sitelerden: "Ne biliyorsa, başkalarının yazdığı kitaplardan biliyor Hans Aiberg" diyorlardı. Satır satır aynısını yazıyor diyorlardı. HANİ NEREDE O KİTAPLAR? Benim söylediklerimin yüzmilyarda-biri var mı, o kitapların tümünde?

Bu çekirdeğe girmeleri mümkün değil HANİF olmayanların. Birbuçuk milyar yaşayan Müslümana, ve bunun 16 katı toplamı olan Müslümana göre İbrahim'den bu yana HANİF sayısı ikibini geçmez. Sabıkun öyle Cennet gibi HERKESİ alan bir OTEL değil! Gelecekte İslam nüfusu 6 milyar olacak. 4 milyar Süfyani, 2 milyar asker kaçağı ve birkaç milyon Karasancaklı HANİF... Asker kaçakları olanlar "Oh durum iyileşti, artık kuşkusuz Hanif oluruz" diyecekler. Ama biliniz ki, EBU SÜFYAN ne kadar MÜSLÜMAN olduysa, onlar da o kadar HANİF olacaklar.

Allah'tan kadınlarımız var: Dünya nüfusunun beşte-dördü kadın olacak... Kadının HANİFE olması çok zor ama, bir oldu mu, ERKEKLERİN PABUCUNU DAMA ATAR. Kimi kadın eşini PEYGAMBER yapar (Eyyub). Kimi kadın da eşini yarıyolda bırakır (Lut). İman konusunda kadın artık kadın değil, İNSAN/BİREYDİR. Yani iyilikle uyarırsın. Olmuyorsa dua edersin. O da olmuyorsa, artık Nuh'un oğlu Yamm'ı (Nuh'un eşinin en sevdiği ve diğerlerini sevmediği evladı) bırakırsın bir dalga gelip onu alır götüverir.


“Nebi - Resul” Yukarı

Dünya nüfusu 2-4-8-132 gibi artarken, ilk başlarda YÜZ KİŞİLİK siteler vardı. Dünya nüfusu İbrahim döneminde en fazla on site (kent devleti) kadardı. Sümer ve Sami siteleri ve Mısır siteleri vb. En büyük site bine yakın nüfusuyla Babilonya idi. Yani o zamanın Tokyo'su, New York'u idi... Yarısı kadın erkek ve yarısı çocuk ve yaşlı vb. 1000 nüfus... Ama o bin nüfusa SOY/KLAN HALİNDE peygamberler gelirdi. Yani bir peygamber uyarır, onunla aynı anda KARDEŞİ olan peygamber, çocuğu olan peygamber, bu 1000 kişilik nüfusa ALLAH emrini tebliğ ederlerdi. İnsanlar bu çok sayıda uyarıcılardan gözlerini açamazdı (228 bin peygamber, dile kolay!). Dünya nüfusunun artmasıyla ters orantılı olarak, peygamber sayısı azaldıkça azaldı. Örneğin, Milat yılında İsa doğduğunda Zekeriya oğlu Yahya, Meryem ve oğlu İsa, Daniel peygamberden ibaret 5 ELÇİ kalmıştı. Dünya nüfusu en en en fazla 500 milyon idi (300 milyonu Çinli-Mongolid, 80 milyonu zenci vb.). 228 bin peygamber nüfus arttıkça 5'e düşmüştü.

O zamanlar KİTAP yerine, seyyar HİTAP olan binlerce AİLE peygamber sitelerden sitelere tebliğ ediyorlardı. Yani Allah CANLI KİTAP gönderiyordu ayaklarına... Sonra 4 semavi kitap ile birlikte peygamber sayıları azaldı. Bunu ailelerden de fark edersiniz. Mesela İbrahim'in çocuğu-torunu İshak ve Yakub. Öteki çocuğu İsmail babadan oğula geçiyordu. İsrail soyunda da durum aynıydı: Davut'tan oğlu Süleyman'a geçiyordu. Ama giderek bu KABİLE peygamberlerden, AİLE peygamberlere, sonra Baba-oğul kardeş (Musa ve Harun gibi) peygamberlere doğru AZALDI. Sonunda Milat yılında 5 peygambere iniverdi. Yahudiler lanetlendiği için SOYU peygamberlikten kurtarıldı ve KURUTULDU. Yerine İsmailoğullarından EFENDİMİZ MUSTAFA AHMED geldi. O da noktayı koydu. Ama Allah ENBİYA'ya noktayı koymuştu. Yani ÖLEN elçilere... Oysa, İsa, Yahya, İdris vb. Yaşıyordu, yani yaşayan RESULLERDİ, ölmemişlerdi. Resulullah’ın ARKASINDAN bir daha geldikleri için, artık NEBİ değil RESUL (Önceki yaşamlarına binaen Resul) OLDULAR. Yani Resulullah efendimiz Muhammed'nin SONUNCU NEBİ olması kuralını BOZMADILAR, çünkü onlar da artık (Mesela İsa, getirdiği İncil'e değil, Kur'an'a tabi olacağı için) SON KİTABIN ÜZERİNE KİTAP GETİRECEK DEĞİLLERDİ!

NEBİ ve RESUL farkını anladıktan sonra, şimdi gelelim 570 yılına... SON ELÇİ efendimiz noktayı koydu. 228 bin, hatta küsur peygamberler bitmişti. Artık peygamberler değil SON KİTAP KUR'AN tebliğ edecekti.


“Vakıa Suresi 12-14. Ayetler” Yukarı

Vakıa 12: Nimetlerle dolu bahçelerdedirler.
Vakıa 13. Büyük kısmı öncekilerden,
Vakıa 14. Az bir kısmı da sonrakilerden.

Sabıkun'a, Dünya nüfusunun ÇOK AZ olduğu dönemde, çok daha az müminin olduğu dönemde EN AZ sayıda Milleti İbrahim kişiler girdi. Yani bin kişilik Sodom’dan, diyelim ki Lut ve iki kızı girdi. Diğerleri helak oldu. İşte, o ayetin anlamı bu... ÇOĞU >>> ÖNCEKİ ümmetlerden giriyor Sabıkun'a... Yani üç kişi giriyor. Pek azı sonrakilerden: Şimdi diyelim ki Ali İmran 104-114 toplam 700 Hanif var. Bu sayı Mighty döneminde MİLYONU biraz aşar... Bunlar İbrahim milletidir..Çoğu öncekilerden, bir kısmı da sonrakilerden sırrında TERS bir orantı var. KUR'AN'IN MATEMATİĞİ böyledir işte...


“Evlilik” Yukarı

Erkek ve kadın (sadece ikisi) birbirinden ayrılırken, insandan=49 >>> Havva (4 kare) çıkartılıp ayrıldığında geriye 49-16=33, yani Y faktörü kalmıştı. Bunu bir yerden de hatırlayacaksınız: Cennet'te erkekler 33 ve kadınlar 16 yaşında SABİTLENECEKLERDİR. Böyle bir şey KİTABİ olduğuna göre, YAŞLI diyeceğimiz Adem'in yarıyaşındaki Havva ile evlenmesi NORMALİZE edilmiş; ancak, tersi YADIRGANMIŞTIR (ki Resulullah efendimiz Hatice anamızdan 15 yaş küçüktü). Bu temele bağlı olarak, kadınların iki seçeneği var:

1. Klasik seçenek: Zengin, genç, yakışıklı, centilmen, romantik, anlayışlı, bilgili, kültürlü, boylu poslu, espritüel bir erkek... Bunların tamamının AYNI erkekte olması ancak milyarda bir şans. Yani gönül en iyisini ister... Ama bir sorun var: Bakalım böyle Yusuf peygamber gibi bir erkeğin hemen Ayşe -Fatma istedi diye ona koşacağını mı sanıyoruz? Yeşil gözlü olsun, son model otomobilleri olsun, yazlığı olsun, benden başkasını gözü görmesin, benim her kaprisime katlansın! Yani klasik istekler listesi bitmez!

2. Gerçek yaşamda bunlar olmaz. Erkeğin daha yaşlı olduğu, oturaklı bir evlilik makbul sayılmıştır. Çünkü yaşıt olup evlenenler, birbirleriyle EVCİLİK oynayıp, küsüp ayrılmaya kalkıyorlar.

Bunlar hiçbir erkekte BİRLİKTE olamayacağından, APTAL SARIŞIN denen ünlü kadın tiplemesi hep hüsrana uğramıştır. Batılı kadın tipidir bu. Yakışıklı erkekle birkaç saat... Sonra tek taraflı gözyaşları... Aptal sarışın kadının olduğu yerde aptal sarışın erkek de olmaz mı?

Kur'an, APTAL evliliklerine karşıdır. AKIL ve İMANIN GENETİKTEN DEVAMINI tavsiye eder. Akıl yani bilim sahibi, iman yani Allah'a yönelen...


“Zürriyet” Yukarı

LUT'un ve NUH'un eşi Hatice anamıza değil; Ayşe anamıza benzerlerdi karakterce... Nuh'un eşi o gemiye, durup dururken TENNÜR kaynadığı icin korkup bindi: "Ne olur ne olmaz" diye, yani tandır kaynamasa Lut'un eşi gibi gönülsüz olacaktı. O büyük oğlu YAMM'a neredeyse aşıktı. Onu dalgalar boğunca HEP MELANKOLİK VE MATEM ile yaşadı. Allah'ına kurtulduğu için bir kez bile şükretmedi. Saçmaladı, "Keşke Yamm yerine ben boğulsaydım" gibilerden fesatlıklardı bunlar. En büyük oğluna olan sevgisi, diğer UYSAL üç oğluna hiç yansımadı. Yamm'dan bahsederken Keenan derdi: Yani benim oğlum. Diğer üç çocuğuna ise "Senin oğulların derdi". Dikkat ediniz ayetle, Rabb’imiz, Nuh'un eşinden öyle güzellikle bahsetmez. Anneler İLK erkek çocuklarına inanılmaz bir önem verirler... Ve GELİN'e kıyasıya düşman olurlar. Nuh YYy, karısı değil.

Bu tür annelere yardım edemezsin! Çünkü duaların "ZÜRRİYETİN" içindir. Ama anne ve baban için Rabbenağfirli gibi dualar edebilirsin. Ben bunları namazda okumuyorum, ama namaz sonrası okuyorum. Benim Türk annelerim var, onlara okuyorum. Yoksa kendi annem babam Hristiyan. Tıpkı Resulullah'ın anne ve babası gibi Müslüman değiller. Yuşa dua edemezdi. Anne ve babası DUA ETTİ, kader değişti. Yani, nedenden SONUCA doğru duanın yönü vardır. Ebeveyn >>> Çocuklarına dua edebiliyor. Ama Bağdadi demiş ki; "Hanifliği tescil olunanın anne-babası (Cehennemlik Müslüman olsa bile) Cennet'e alınır. Söz ne kadar doğru bilemiyorum (ben ki hadislere bile inanmıyorum), adı üzerinde SÖZ >>> HADİS.

Benim annem ve babam Hristiyan. Ama gel gör ki, 120 kadar Hristiyanı Müslüman kılmaya vesile oldum. Mum dibine ışımaz. Işısaydı, Ebu Cehil ve Ebi Leheb AMCABEYLER Müslüman olurdu, Cehennem’e yakıt olacaklarına...

Sizin tüm genlerinize (alak) kendi çabalarınız ve de Dabbet'in yeterli açıklamalardan oluşan sanal iki direk bunları yazıyor. Sizin ZÜRRİYETİNİZ, bunları bilerek doğacaktır. Tıpkı, embrionun parmağını emmesini annesinin ve babasının öğretmediği gibi...

Babadan oğula miras kalır. Yani sınırlandığın yere kadar gidersin, bayrağı/mirası illa ki zürriyetine UZATTIĞIN ve kodladığın torunların alır. Onlar da sınırlandığı yere kadar gider. Ama her bir bakla (zincir halkası) sonunda ZİNCİRİN kendisi olur. Burada olan duyan ve Kur'an'a itaat eden herkes bu kapsama alanı içindedir.

Biz bir popülasyonuz. KARINCALAR da bu soruyu kendilerine sorarlar, kovandaki arılar da, Zebra sürüleri de... BİZ (popülasyon) kelimesinin çıkış ucu Rabbin BİZ demesidir. Aslında RUH tek ama, TEK DE OLSA BİZ'iz. Biz popülasyon üyesiyiz.

Eğer zaman olmasaydı, hepimiz MELEK MATRİKSLERİ gibi aynı anda yaratılırdık (ruhlar böyle); ama ışıktan yavaş olunca araya "NEDENSELLİK/Causality” diye bir prensip giriyor. Biz zaman içinde "Baba/anne >>> den >>> Oğul/kız'a BELLEĞİN GİZLİ DEVAMLILIĞINI uzatıyoruz. Bir anlamda doğurduklarımızla GEN olarak yaşamaya devam ediyoruz. Eğer zamanda ardışıklık olmasaydı, her bir ruh (nefs) aynı anda doğup aynı anda ölecekti. Ama nedensellik ilkesi işin içine girince bu aynı andalar birbirinin GENETİK uzantısı oldular (Zürriyet sırrı budur). Yani ilk durumda yapabileceğimiz herşeyi AYNI ANDA yapacaktık. Bir defada birlikte doğup birlikte ölecektik ve tüm yaptıklarımız bir paket olacaktı. Bu kez zamanda milyarlarca yıl tutan serüvenimiz olmayacaktı. Mesela 70 yılda herkes herşeyi bitirmiş ve kocaman bir pakede aktarmış olacaktı. ZAMAN boyutu devreye girince, iş böyle olmamış. Herkes birbirinin atası-zürriyeti olmuş ama zaman yelpazesi kocaman açılmış. Aynı paket, nesilden kuşağa yavaş yavaş bir kozmik sabır ile doluyor (imtihan gereği). Kıyamet’te bu pakedin tamamı (ilk durumdaki pakedin AYNIDIR, ikisi de örtüşmektedirler) kapatılıp, öte alemde açılacaktır.


“Cinsellik” Yukarı

Cinsellik nedir? Önce Kur'an'daki kriptolojiden (Cifir) biraz anlatalım: TEKİLİ =CİNSAN, çoğulu CANNAS olan bu kelime iki cinsi haber verir. Enerji (CİN) =madde/insan x C2 >>> Evrende sadece CİN ve İNSANLARA cinsellik yetisi verilmiştir (Hayvanlar, bitkiler de m=Madde kapsamındadırlar). Fakat cinselliğin BUNDAN GERİSİNE gideceğiz. Temele ve ötesine...

Atomu düşünün. Proton (p+) ve elektron (e-). İşte cinselliğin mekanizması bu EŞİT fakat karşıt yüklerden başlıyor diyebiliriz. Proton >>> Koca yumurta (over), elektron ona ram olmuş ve etrafında pervane olan bir olasılık küresi (sayısız sperm gibi). İşte koca bir OVER ve onu çevreleyen sperm bulutu... Elbette spermler atakta fakat, overe ulaşamıyorlar. Spinler/dönme momenti nedeniyle belli bir uzaklıkta durduruluyorlar. Proton "KENDİNE YAKLAŞILMASINA İZİN VERMİYOR" henüz. Elektronu belli bir mesafede, uzakta tutuyor. Ama GİTMESİNİ HİÇ İSTEMİYOR, sadece NAZ yapıyor. Elektron ise KUR yapıyor. Bu bir şaka veya tiyatro değil candaşlar. Cinsellik için sinir sistemi falan gerekmiyor. Beyindeki seks merkezi de gerekmiyor. CANSIZ dediğimiz herşeyde SEKS (CİNSAN) vardır. Seks için önce canlı olmak gerekmiyor, vücut gerekmiyor. Önce İÇGÜDÜ/sünnetullah yasalar gerekiyor. Elektromagnetik kuvvet, çekiciliğin (cazibe) en maço kuvvetidir. Atomaltı parçacıklar bu kuvvet sayesinde evlenirler >>> Atomu oluştururlar.

Şimdi bunun gerisine gidelim: Doğanın dört kuvvetini tek tek saymaksızın, özetle: Her over (parçacık/particle) illa ki evleneceği bir geniş sperm gamı (vibration, dalgacık) istemektedir. Tüm kuantlar bu parçacık-dalgacık DUALİTESİNDEN, yani evliliğinden ibarettir. Seks kuantlaştığınız anda başlar... Daha da geriye gidelim... Parçacık-dalgacık dediğimiz şey aslında TEK ŞEY'dir. Maddedir. Bunun bir de SOYUT olanı var: (Takyon düzeyi) BEDEN ile BİLİNÇ (Soyut beden) EVLENİRSE >>> HAYAT/yaşam olur. BEDEN TOPRAKTIR >>> Over ama eksi beden (-70i kg) çok geniş bir gamda yer alır. Yine sperm gibi bandı geniştir (Bir örnek: Bedende göbek kordonu on cm. kadar, ama bilinç bedende ARŞ'a kadar uzundur).

Dikkat ederseniz, bedenimiz PARÇACIK gibi lokalize küçük bir alandadır ama bilincimiz inanılmaz bir bandwidth'e sahiptir. Bilinç=Akıl >>> evrenden de geniştir. Bu itibariyle sperme benzetmekte sakınca bulmuyorum. Burada önemli bir sırrı gözardı etmeyelim: HAYAT (Bedenlenmiş bilincimiz) BİR SEKSÜEL BİLEŞİMDİR. Bedenimiz ile bilincimiz >>> elektrik ve magnetik alan >>> her ikisi de BİR ARADA DİNAMİK olurlar. Yani evli olurlar. Daha geriye gidelim: HERŞEY ÇİFTTİR >>> BU EN BAŞTAKİ EVLİLİKTİR. ALLAH tek'dir (La ilahe illallah), KALAN HER ŞEY, AMA HERŞEY, AMA NE VARSA ÇİFTTTİR! Sadece Allah tek'tir (La ilahe illallah bi adedi ilmillah). Yaratan TEK, yaratılan herşey ÇİFT, bunun çifti, bunun çiftinin çifti.... biçiminde teklikten çokluğa doğru ufalanırlar. Ufalandıkça da daha küçülür ve YOKLUĞA ulaşırlar. Teklikten >>> Çokluğa >>> sonra yokluğa gidilir. Ufalandıkça da daha küçülür ve YOKLUĞA ulaşırlar. Teklikten >>> Çokluğa >>> sonra yokluğa gidilir. Yokluğun sınırı: Sonsuzda-bir olan ŞEY'lerdir. Hani 1/n dediğimiz, 0,000000000000000000000000000...n dediğimiz ve SIFIR'a en yakın sayı dediğimiz ŞEY! Bu yüzden O'ndan başka mevcut yoktur. La mevcude illa HU! TEK ve mevcut ALLAH'tır, kalan geçici çiftlerin sonsuza doğru yokolmasından oluşmuş bir düzendir. ALLAH olmasaydı, YENİDEN YARATILAMAYACAKTIK. SADECE ALLAH'IN TEK olması sayesinde YARATILACAĞIZ! TEVHİD BUNUN İÇİN ÇOK ÖNEMLİ: La ilahe illallah! Tasavvufta AŞK bu muydu acaba erenler? Yani sırtım ürperiyor, her adalem seğiriyor, gözlerim ekranı göremez kadar ıslak, kalbim bir tempo tutturmuş: 1 ve 0 ikilisinden LA İLAHE İLLALLAH diye diye. RESMEN diyor bunu, kulak zarımın arkasına kadar geliyor... La ilahe illallah!

İki şey var:

1. MUTLAK YOKLUK (yani 0,0000000000) olsaydı ZATEN Allah, biz hiçbir şey olmazdı. Ama neyse ki, bunun tersine 0,000000000000001 var. Yani sıfıra en yakın sayı var >>> O HALDE ALLAH.
2. MUTLAK BİR olarak var. Bizler sonsuzda bir iken, Allah tastamam 1. Allah 1,000000000000.

Sonsuzda birlerin herbirine ŞEY; sonsuztane sonsuzda-birin toplamına da KÜLLİ ŞEY'İN (Whole-gram) dediğimizi hatırlayın. Kaynak Külli Şey’in idi (Kur'an ayetleri). O halde bizleri YENİDEN YARATACAK NİCELİK KÜLLİ ŞEY’İNLERDİR. Yani sıfır kez sıfır x sıfır x sıfır... x sıfır = 0. İşte yokluk budur. Sen ben birer sonsuzda bir >>> YANİ >>> SIFIRIZ. Mevcudumuz yok. Tek mevcud O! Bizi bu SIFIRDAN yeniden yaratacak irfan. YANİ YOKTAN VAROLACAĞIZ!

Rabb’imiz kendinden başka hiç bir paydaya bölünmez. Yarımı Çeyreği yoktur... Rabb’imizdan SONSUZDA-BİR lik bir eksiltme bile yapamazsınız. Fakat Rabbimiz'in Vacibul Vücud bir özelliği var: ESMA OLARAK /güzel isimlerinin fonksiyonu=Talimi olarak/ BÖLÜNEBİLİR >>> ZATINA BİZ DİYEBİLİR >>> TEK iken (Ben) değil de sanki çoğulmuş (BİZ=İnna) diyebilir. Bu Rabb’imizin tekliğinin ÇOKLUK olduğu anlamına gelmez. Bu BİZ ise BİZİM BİZİ anlamına gelmez. Bu "O'NUN" BİZİDİR... Yaratan'ın BİZİ... BİZİM BİZ İSE, YARATILAN BİZ'dir. Fani, geçici ve gerçekten 2, 4, 8... n tane... Bütün isimler O'nundur. Fakat Rabb’imiz varlığı yaratmadan önce ADINA ELEVVELİ diyordu.

Anımsayalım: EL=1 EV=OR, VE=AND Li=0. 1 ve/veya 0 İLAHİ KODU=HU şifresi... Çünkü O'nun adı O=HU, Hüve, He idi ve dijital açımsanması ise HU=EL EV VE LA. VE (And)in işlevlerini biliyorsunuz bineer sistemde. Bunun öteki adı VAV'dır ve (,) biçiminde yazılır. Eğer sayıdan SONRA virgül koyarsanız başkadır, tersinde de başkadır. Yani 1, 0 >>> BİR iken, 0, 1 bunun onda biridir. VE/And/und/et... budur. El evvel >>> H harfidir. La ilaHe, illallaH dediğinizde iki harfi var. Bunun yerine EL-EV VE LA 'yı yazarsanız, La > Arapça SIFIR (yok) demektir, EL ise BİR demektir. Yani var demektir. 1 ve 0'ları şu biçimde yazınız: L önüne sesli harf geldiğinde 1 ve L'nin sağına geldiğinde LA=0 yazınız. La ilahe illallah, 0, 1, 0 (H), 1, 0, 1, 0 (H) olur. H yerine El ev ve la >>> nın 1 and/or 0'larını yazarsınız. Tüm buradaki dijital sayıların özü (Matriss temel sayısı) 1, 0, 1, 1 and/or 0 olur.

Bunu yazalım: 1=AL, 0=LA, 1 ve veya 0 >>> He. ALLAH yani... O halde EL EVVEL ve HU içinde de ALLAH vardı. Bu kez YARATTIĞININ kendisine bir ad koymasını istedi AL/LA + (1 ve/veya 0) oluyor. Parantez içindeki ise HU diye çıkıyor.

Rabb'imiz yaratınca, yarattıkları kendisine isim verdiler: RABB. Rabb’imiz ise kendisine bütün bu isimler dışında AL+LA+HÜve dedi. Tüm esmaların başı oldu. Bu NÖTR bir isimdir. TEKLİĞİN SİMGESİDİR. Ama bundan İLK İKİ İSİM AYRILDI:

1. RAHMAN (erkek)
2. RAHİM (Dişi)

Bismi ALLAH , RAHMAN ür RAHİM. Böylece tepedeki NÖTR isimden, iki dal biri erkek biri dişi isim olmak üzere çıktı. ALLAH "MERHAMETLİ" idi... Merhamet de NÖTR isimdir. Ama öyle demedi: RAHMAN >>> ERKEK (kendini inkar eden, kullarını bile evladına kahretmiş baba gibi besleyen, fakat cezalandırmaktan da geri kalmayan), RAHİM >>> DİŞİ (gibi), yani ANA GİBİ kullarını günah işlese de affedip, bağrına basan. İşte Rahman ve Rahim'in sırrı bu... Yoksa esirgeyen, bağışlayan demek DEĞİL! NÖTR ALLAH'dan biri RAHMAN (Baba), diğeri RAHİM (Anne) EBEVEYN gibi bir çift çıktı. İŞTE O AN CİNSELLİĞİN ta en başına gelmiş olduk.

Cinselliğin kaynağı Rabb’in BESMELEDE geçen isimleridir. Varlıklar bunun üzerine çift çift, yani eksi ve artı gibi biri Rahman diğeri Rahim, yani dişi ve erkek gibi ÇİFT ÇİFT ilahi aşkla yaratılıp donandılar. Varlıklar CİNSİYETLERİNE göre, KARŞIT CİNSLERİYLE BULUŞMAK istediler. RAHMAN özelliğini hiçbir cisme yansıtmadı, Rabb’imiz, ama RAHİM özelliğini SUR BORUSU (Nefhi sur) olarak yansıttı. Bu yansıma sonunda tüm dişi varlıkların bir organı oldu. Kadınlara AÇIKÇASI iltimas geçildi. Bir de GEÇİCİ olarak (Tevbe Suresi sonu), ölene kadar efendimize Allah (Rauf ismiyle birlikte) RAHİM'i verdi. Fakat RAHMAN ismini iki yerde verdi: HALİLÜR RAHMAN >>> İbrahim dostuna, yegane dostuna verdi. Rahman olarak değil; HALİL ÜR RAHMAN olarak verdi... Ve Kur'an'da BU ÇİFTLERİN ve çiftten yeni yeni çiftlerin çıktığını bildiren RAHMAN SURESİ VAR. Sureyi hatırlayınız: HERŞEY ÇİFT VE ÇİFT idi...

ALLAH (nötr) RAHMAN (baba) Rahim (Dişi) demem TERS gelmiyordur. Yani Allah'a haşa erkeklik dişilik yüklemiyorum. Bunlar sadece FONKSİYONEL NOME'lar (Nom >>> İSİM demek, matematikte bir kavram, BİNOME gibi). Binom'ların özdeşliğine karşılık, dişi ve erkek kavramını ANTİNOM vermektedir. Oysa Allah CİNSİYETSİZDİR NON NOME >>> NONOM. Rahman ve Rahime cinsiyet atfederken bunu BİLİM MATEMATEĞİ OLARAK verdim. Umarım beni yanlış anlamıyorsunuzdur. Çünkü tek olanın (MONO NOME=MONOM) zaten tek kutup olduğundan CİNSİYETİ olamaz. Yani Rabbimiz MONOM olarak CİNSSİZDİR. Bundan münezzeh/beridir. Sübhanallah. Tenzih ederiz. Sadece Kur'an'daki RAKİM denen matematiği kullandığım için böyle dedim.

Şimdi dişi derken OVER, yani büyük bir yumurtadan söz ediyoruz ve bunun tabiatının TOPRAK olduğunu; Buna çok küçük fakat çok sayıda spermin ERKEK olarak aşık olduğunu anlıyoruz. Tabii bunu Kur'an örneklerinden çıkarıyoruz. Örneğin "Dişiler sizin TARLANIZDIR, onlara TOHUM ekiniz”, bu ayettir. Dişilerin TOPRAK ANA tek büyük parça olduğunu; ama TOHUMLAR diye minik minik parçacıkların o OVER'e ekilen spermler olduğunu bildiriyor. Mikroskopun olmadığı DEVİRLERDEN SÖZ EDİYORUZ.

Kadın >>> OVER/Toprak. Tohum topraktan çıkar (kadın doğurur) ama, tohum (Sperm) TOPRAK değildir, HAVA'dan serpmedir. Tarla=Over tek parça dev bir şey iken, tohumdan sayısız vardır. İşte Kur'an'ı BİZLER BÖYLE ANLAMALIYIZ. Hanifçe... O çağda düşünün ki, MİKROSKOP YOKTU dedim. NE GÜZEL anlatılmış!

Ayetteki "dilediğiniz gibi"den kasıt, KADIN olmak şartıyla aklınıza gelebilecek her her her her türlü aşk oyunu için buradan TAM RUHSAT VERİLMİŞTİR. Burada haramdı, sakıncalıydı falan diye HİÇBİR ŞEY yok. Olsaydı RESMEN yazardı Allah'ımız. Şu HELAL, şu ise haram derdi. BİZİ BURADA DA KANDIRDILAR. Cinsel buluşmada HER MÜBAH ve sınırsızlığı budamaya başladılar. Kadının sağlığı açısından hayız ve nifas dışında HİÇBİR KISIT yok. Kadın erkek HELAL olmak şartıyla cima (coitus) SINIRSIZ MÜBAH'tır ve fantazya doludur. İkiden fazla coitus yasaktır. Zina ise KAÇINILMASI gereken bir kötü yöneliştir. EHLİLER (Nikahlılar: Resmi nikah, dini nikah ve flört nikahı) sınırsız biçimde ÇİFTleşebilirler. Ve yineliyorum: EŞİNİZİN onayladığı ya da teklif ettiği HERŞEY MÜBAHTIR. HERŞEY deyince adını artık siz koyun, buraya yazmayalım.

Flört nikahında anne-baban izin vermiyorsa (ama sen reşitsin ve karşıt cinsten biriyle sözleştin, birbirinizi seviyorsunuz), siz ALLAH'ı şahit göstererek aranızda bir ÖN nikah (mutabakat, mutaa) nikahı yapabiliyorsunuz. Daha önce de yazdığım gibi, ALLAH BİZİ (akilden başka) BALİĞ/ERGİN kılıyor. Yani artık anne baba olacak bir biyolojik değişikliğe geçiyoruz. Bu demektir ki ARTIK SEN BİREYSİN ve KARAR VEREBİLİRSİN. Yaşın 15 veya 17 falan... Anne ve babanın harçlığına mecbursun. Onlara gidip desen ki, filancayı çok seviyorum. Derler ki, "SEN ÇOCUKSUN" ama ALLAH TERSİNİ SÖYLÜYOR VÜCUDUNUZA: Artık siz yetişkinsiniz, Sabiilik bitti... Anne-baba (haklı veya haksız) Allah'ın söylediğinin TERSİNİ söylüyor: Hele bir OKU bakalım, Üniversiteyi bitir, askere git gel, şöyle bir işe gir, istediğin kızı alırız sana... Yaş olmuş 30. KIZ da sizi bekliyor veya GERÇEKÇİDİR, sizi bekleyeceğine bir an önce gidip istepne ile evleniyor. Ya da yeni birini buluyor. Çünkü kadınlar daima GERÇEKÇİDİR. Erkekler kadınların saç tellerine kirpiklerine şarkı bestelerken, kadınlar katı gerçekçidir: Tamam iltifatlarına doydum, şimdi sırada EV YUVA işleri var diye sizi terslerler. Haklılar da, onların doğası bu. DİŞİ KUŞ >>> YUVA! Hımbıl erkeğin yuva kavramı yoktur! Onu seviyorsunuz, ama aileniz size üniversitede okumak için para gönderiyor ya, onu kesmekle sizi tehdit ediyor. Sen sevdiğinden vazgeçer misin? Geçemeyeceğine göre, anne-babana PEKİYİ dersin, ama, gidip GİZLİ ve ÖN nikahını (Biz buna Danimarka'da Sambo diyoruz) yaparsın. Flört nikahı SADECE BİR KİŞİYE uygulanır.

Bu arada bir hamilelik olursa ne yapılmalı? Diyelim ki bunun adı Mutabakat nikahı değil de, GERÇEK NİKAH olsun. Yani 15 yaşındaki kız ile mesela 17 yaşındaki genç evlendiler, resmen evlendiler... AYNI KORKU resmen evlenen için de yok mu? Ya hamile kalırsa? Ya ayrılırsa? Ya boşanırsa? BUNLAR normal nikahlarda da yok mu? 40 yaşındaki adamlar BOŞANMIYOR MU? Üstelik Kur'an'da kadının da boşama yetkisi var ki, bir anda seni başından atabilir! Bu nikahın amacı VELEDİ ZİNA (Nesebi gayrısahih çocuk) OLMASINI ENGELLEMEK içindir. GÖRÜCÜ USULÜ EVLİLİK OLDUĞU SÜRECE, hayal kırıklığına uğrayıp, boşanabilir insan...

Bakın Çerkez adetlerine: Hepimizden daha tutucular ama, kadın ve erkeği, bir arada dans ettirmek dahil her türlü flörte, köy meydanında izin veriyorlar. Yani bunu yapan kim? ŞEYH ŞAMİL, Hacı Murad! Onlar bizden daha mı az Müslümandılar? İmam Şamil de eşiyle köy meydanında dansetti, flört etti, makul bir aydan sonra "İki genç mutabakatla" birbirleriyle UYUŞACAKLARINI anlayıp evlendiler... MUTABAKAT (izinli flört) İSLAMIN ve İNSANIN DOĞASINDA vardır! Gençleri gizli kaçamaklara niçin mahkum ediyoruz?

Artık biraz Kafkasyalı olalım. Kaf dağının güzel ve sosyal adetlerine de uyalım. ARAPÇILIĞI BIRAKALIM. Kız çocuklarını diri diri gömmekten kurtulalım. Türkler TİYNET olarak babaerkil ARAPLARA değil; ANAERKİL (Kadın>Hatun>Katung HAN eşi HAN'ım) düzendedir. Sadece Yahudiler ve Araplar ataerkildir (Pederşahi).

Bizim 21.yy süfyanileri çocuklarını görücü usulü ile evlendiriyorlar. Duvak, yatak odasında açılıyor. Ondan sonra kadını beğenmiyor veya tersi kadın onu istemiyor... Uyuşmazlıklar var.

Dünya nüfusundan söz ettim: BEŞ KİŞİDEN sadece biri ERKEK olacak diye... GELECEK ZAMAN KADINLARIN DÜNYASI OLACAK! Geleceğin kadını BİZİ ÖZGÜR KILACAKTIR. Gelecekten birinin ANNESİ şöyle diyor: Kadınlar ilk-orta-yeni ve yakın çağ ve sonraki 3 asır NASIL OLUR DA BU KADAR KENDİLERİNİ KANDIRIRLAR? Kadınlara KUR'AN değil, Arabeskçilik CARİYE olma aşılandı. Bu müebbet hapse kadınlar nasıl KARŞI çıkmadılar? KADIN OLDUĞUMDAN UTANIYORUM!... Böyle diyor Adalaide.

“Öz benlikleriniz için önceden bir şeyler gönderin. Allah'tan sakının ve bilin ki, O'na mutlaka ulaşacaksınız. İman sahiplerine müjde ver”.

Bunu aslında çok yazdım. CİNSEL BULUŞMA demek, RAHİM'deki cenine olacağa BERZAH ALEMİNE KADAR inanılmaz bir yol vermek demektir. Öyle uzun bir yol ki, hem karadelik-akdelik kapısı kadar ince, hem de ta Berzah alemine (Corn Horn Hole) uzayacak kadar uzun bir yol.

“Öz benlikleriniz için önceden bir şeyler gönderin”. Oraya erkek sperm gönderir çünkü oradan NEFS >>> YENİ RUH kalıbı alacak ve ana rahmine (eşinin Rahmine) TRANSFER edecektir. “Allah'tan sakının ve bilin ki, O'na mutlaka ulaşacaksınız”. Burada da ayet diyor ki, BU ŞEKİLDE ALLAH'a (Rahim) ulaşacaksınız. Demin diyordum ki; RAHİM NEFHİ SUR adıyla verilen ve bizim HORN HOLE (Boynuz biçimi delik) dediğimiz yapıdadır. BERZAH ise bunun en dar yeridir. Doğacak olan ruhlar buradan NEFH (üflenir) edilirler. Berzah en dar yer demektir. Bunun dişi anatomisindeki karşılığı "RAHİM AĞZI"dır. Ama her cima (coitus, buluşma) illa ki BİR RUH transferi demek değildir (Öyle olsaydı, Ayette ALLAH demez, RAHİM derdi Rabbimiz. Yani mutlaka bir çocuğumuz olurdu ve kaçınılmazdı).”İman sahiplerine müjde ver”. Bunun sırrı da şu: CİNSELLİK beyinlerimizdeki klasik TABU değildir. ARTIK KUTLU, KUTSANMIŞ, BİR İBADET GİBİ HELAL KAVRAMDIR! (Buhari duymasın, şimdi Rabb’imize karşı beş hadis uydurur). İman sahipleri! Biliniz ki evliliğin cinsellik yönü KUTSALDIR! Artık bu gözlükle bakınız. Ve onu kısıtlamayın! Çünkü cinsel haz CENNET’TEKİ en sürekli duygudur. Yani o son anda hissedilen şey orada zahmetsiz ve sürekli vardır. Bunun üzerine AYRICA cima yapılacaktır ki, onun tadı maksimum olacaktır.

Bana çok sorulan sorulardan biridir: "Cennet SEKS oteli mi?". CENNET ÖYLEDİR! Seks üzerine kuruludur. Hem de nasıl ki yiyecek içecek zahmetsiz (mesela canınızın çektiği bir kuş , ağzınızdan girip ensenizden çıkacak ve siz doymuş olacaksınız). Bu kadar zahmetsiz ve süper katlanmış libidolu bir seks var (Demiştim ki, burada 7 nota var, 7 renk var, orada 7777777777... renk ve nota var). Orgazm falan da inanılmaz bir katmerli güçte olacaktır. SONSUZA KADAR YAŞANACAK BİR CENNET’TE...

Doğum kontrolü GÜNAH değildir. Makul bir sayısı vardır. Ama tutup da vücudum bozulur, göbeğim düşer, göğüslerim sarkar diye HİÇ DOĞURMAMAK, işte onların vay haline.

ANNE SAĞLIĞI bebekten öncedir, kürtaj 90 günlüğe kadar resmen izinli, bundan sonra ta doğuma kadar, anne sağlığı gereği (Albümin fazlalığı gibi, kalp yetmezliği gibi vb.) bebeği öldürmek pahasına hekim tavsiyesiyle SERBESTTİR. Bizim dinimizde KISIT yok! Biz kısıyoruz sadece!

Geri Dön     Yukarı